Bir Kırık Dilekçe -Dua - Türkçe meali - Musteke

SON YAZILAR

Bir Kırık Dilekçe -Dua - Türkçe meali


Bir Kırık Dilekçe

* * *
EFENDİLER EFENDİSİ’NE SALÂT Ü SELÂM
Allahım! Efendimiz Hazreti Muhammed'e, ailesine, ashabına, ilmin ve mâlûmatın sayısınca
salât u selam eyle ve bereket ihsan et!
Allahım! Efendimiz Hazreti Muhammed'e ve O'nun kardeşleri olan nebîlere, mürselîne..
mukarreb meleklere.. gök ve yer ehlinden –rızana nail olmaları için dua ettiğimiz‐ Senin salih
kullarının hepsine.. özellikle de Hazreti Adem, Hazreti İdris, Hazreti Nuh, Hazreti Hud, Hazreti
Salih, Hazreti İbrahim, Hazreti Lut, Zebîhullah Hazreti İsmail, Hazreti İshak, Hazreti Yakub,
Hazreti Yusuf, Hazreti Eyyub, Hazreti Şuayb, Kelîmullah Hazreti Musa, Hazreti Harun, Hazreti
Davud, Hazreti Süleyman, Hazreti Yunus, Hazreti İlyas, Hazreti Elyesa, Hazreti Zülkifl, Hazreti
Zekeriyya, Hazreti Yahya, Hazreti İsa ve annesi Hazreti Meryem, Hazreti Zülkarneyn, Hazreti
Lokman ve Hazreti Üzeyr (alâ nebiyyina ve aleyhimüsselam)'a..
Ve Efendilerimiz Hazreti Cebraîl, Hazreti Mîkaîl, Hazreti İsrafîl ve Hazreti Azraîl'e.. Hamele‐i
Arş'a.. mukarreb meleklere.. Kerûbiyyûn'a ve Kirâmen Katibîn'e..
Allah Rasûlü'nün halifeleri Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali efendilerimize.. Peygamberimizin
amcalarından ikisi Hazreti Hamza ile Hazreti Abbas'a ve Allah Rasûlü'nün ahfâdına.. özellikle
de Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin, Muhammed İbnü’l‐Hanefiyye ve Zeynü'l‐Âbidîn
hazerâtına..
Annelerimiz Hazreti Hatice‐i Kübrâ, Hazreti Âişe‐i Sıddîka ve Efendiler Efendisi'nin diğer pak
zevcelerine.. ve kızları Zeynep, Rukiyye, Ümmü Külsüm ve Fatımetü'z‐Zehraya..
Muhacir ve ensardan bütün ashab‐ı güzînine, tabiîn ve tebe‐i tabiîn efendilerimize..
müçtehidîn‐i kirâma, müfessirîn‐i izâma.. muhaddisîn‐i fihâma.. evliya, asfiya, ebrar ve
mukarrebîne.. aktâba ve hususen Hazreti Ali ve Hazreti Hamza efendilerimize.. Şeyh
Abdülkâdir Geylanî, Şeyh Ebu'l‐Hasen el‐Harakânî, Şeyh Harranî, Şeyh Mübencî, İmam
Rabbanî, Ebu'l‐Hasen eş‐Şazelî, Ahmed el‐Bedevî, Ahmed er‐Rufaî, Muhammed Bahâüddin
en‐Nakşibendî ve Üstadımız Bediüzzaman Said Nursîye.. ve Senin nezd‐i ulûhiyetinde kıymeti
olan herkese ilmin ve mâlûmâtın adedince salât ve bereket ihsan eyle...
Dünyanın dört bir bucağında iman ve Kur'an meşalesini tutuşturup canlı tutmaya çalışan
kadın‐erkek bütün kardeşlerimize, arkadaşlarımıza ve dostlarımıza da –yukarıda zikrettiğimiz
zevât‐ı kirama tabî olarak– salât ü selâm eyle ve bereketinle lütufta bulun.

1. Ey gözlerin göremediği, zihinlerin, zan ve bakışların, ihata edemediği Allah'ım!
Ehli imana düşmanlık yapanların şerlerine karşı bizleri Senin o zarar verilemeyen,
ulaşılamayan himayene dâhil etmeni diliyoruz… Ey merhametlilerin en merhametlisi,
düzenbazların entrikalarından bizi koru; kâfirlerin küstahlıklarını, fâcirlerin komplolarını ve
münafıkların saldırılarını başımızdan defet. Ey her şeye yeten, koruması hiç bir himaye ile
kıyaslanamayan, bütün ihtiyaçları gideren Rabbimiz, dünya ve âhiret ihtiyaçlarımızı karşıla ve
her türlü sıkıntıdan bizleri halâs eyle, tasa ve kederden kurtararak gönlümüze inşirah ver. Ey
merhametlilerin en merhametlisi, ey celâl ve ikram sahibi!

2. Allah'ım! Seçkin kullarının bir sır gibi saklayıp da sadece Sana içlerini dökerken şefaatçi
yaptıkları ve Senin de onun hatırına dualarını kabul ettiğin ismi şerifin hürmetine, imdad
iniltileriyle Senden bekleyenler onunla Sana yönelince çağrılarına icabet ettiğin nâm‐ı celîlin
hürmetine, bizim dualarımıza da icabet buyur. İsteklerimizi yerine getir. Acz ve ihtiyaçlarla
çırpınan gönlümüzü Sana vuslat arzusuyla tatmin et, nefsimizi maiyetinle sükûnete erdir. Bizi,
Senden bir imtihan vesilesi olarak gelen sıkıntı ve zorluklara karşı sabırlı, hakkımızda verdiğin
hükümlere razı, takdir buyurduğun nimetlere kanaat edip şükürle mukabelede bulunan ve
Sana vuslat için can atan kullarından eyle.

Ey günahkârlardan bile rahmet ve şefkatini esirgemeyen, tökezleyenlere bir kere daha
doğrulup yürüme fırsatları veren, samimi isteyenlerin isteklerini yerine getiren Rabbimiz.. ey
kendisine el açılanların en hayırlısı, en merhametlisi.. şikayetler ancak Seninle âdilâne hükme
bağlanır, sadece Sana arz edilen yardım talepleri tam karşılığını bulur; her şeyin sahibi Sensin;
Sensin el açılıp istekte bulunulan, ümitle kapısına koşulan; Sensin hakiki dost, Sensin
beklentileri boşa çıkarmayan. Bizim dostumuz, ümitle rahmet kapısına koştuğumuz da
Sensin. Dualarımızı kabul buyur, hatalarımızı mağfiret eyle. Ehli imana düşmanca
davrananların bizi alay mevzuu yapmalarına müsaade etme, onları bize güldürme. Senden
medet uman biz bîçare kullarını her türlü şer ve zarardan muhafaza et.

3. Ey kendisine el açılıp istekte bulunulanların en cömerdi ve ey isteyenleri boş
çevirmeyenlerin, istekleri yerine getirenlerin en hayırlısı! Hata ile yahut kasten, farkında
olarak ya da olmayarak, bilerek ya da bilmeyerek her ne hâl üzere yaparsak yapalım Senin
mutlaka bildiğin yakışıksız işlerimizi ve hatalarımı bağışla. Senin sevgini istiyor, Sana yakınlığı
arzuluyoruz ey her şeye yakın olan Rabbimiz; Senin komşuluğun (yakınlığın) ne yücedir; Senin
senân ve övgün ne güzeldir ve Senden başka da ilah yoktur.
Ey Rabbimiz! Dayanacak bir mazeretimiz yok ki, onunla Senden özür dileyelim; güç ve
kuvvetimiz yok ki, günah ve hatalarımızın kahrediciliğine tahammül gösterelim.. fakat, her
şeye rağmen, ey Rabbimiz ve ey Mevlamız, günahlarımızı itiraf ediyor, onların hacâletinden
ve ağırlığından bizleri kurtarmanı, bağışlamanı diliyoruz.. günahlarımızı affet, bundan sonraki
hayatımızda da ayıp ve kusurlarımızı Settar isminin tecellisine mazhar kıl, onlarla bizi mahcup
etme.. dualarımızı kabul buyur.. bize düşmanca tavır takınanlara hâlimizi güldürme, bizi
onlara alay konusu eyleme. Ey celal ve ikram sahibi, Cehennemin varıp ulaşacağımız son
durak olmasından Sana sığınırız; Cenneti bizim için ebedî bir sığınak ve istirahat mekanı
kılmanı rahmetinden dileniriz.

4. Ey koruyup gözetenlerin en güzeli Allah'ımız! Bizleri her zaman korumanı ve daimî
himayen altında tutmanı diliyoruz. Bizleri iman‐ı kâmil, a’mâl‐i saliha ve ihlâs‐ı etemm
lütfetmekle dinimiz ve âhiretimiz hususunda yardım et. Muttali olamadığımız endişe ve
tehlikelerden bizi muhafaza eyle; karşılaştığımız hâdiselerde de bir an bile olsun bizi
nefsimizle baş başa bırakma… Ey kullarının günahlara düşmesi kendisine zarar vermeyen ve
mağfiret etmekle hazinelerinden hiç bir şey eksik olmayan Rabbimiz! Bizlere tükenme
bilmeyen hazinelerinden çokça ihsanda bulun ve yarlığa bizi! Affet bizi, lütfen bağışla
kusurlarımızı, merhamet buyur bize! Sensin Mevlâmız, yardımcımız! Kâfir topluluklara karşı
Sen yardım eyle bize!

5. Ey yücelerden yüce Allahımız! Günlerimizin en hayırlısını Sana vâsıl olduğumuz günlerimiz,
amellerimizin en hayırlısını son amellerimiz ve ömrümüzün en hayırlı zamanını da
hayatımızın son anları eyle.
Ya Rabbenâ! Senden, şu dünya hayatında bizi her tarafımızdan kuşatan bir âfiyet‐i tâmme ve
âhirette de Senin teveccüh‐ü tâmmını istiyoruz. İstiyoruz, çünkü Sen lütuf, ihsan ve kerem
sahibi bir Latîf ‐ü Kerîmsin.
Allahım! Senin kapı kulların olan bizler katiyyen inanıyor ve ümid ediyoruz ki, Sen bizimle
oldukça bizler helâke maruz kalmayacak, Rabbimiz! Sen isen ‐ki öyle olduğundan şüphe yokkulların
olan bizler kaybeden olmayacağız.

6. Ey kendisine gönülden inanan kullarını her zaman koruyup gözeten Allahım! Ben nâçar
kulunu, kadın‐erkek bütün kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı, dostlarımızı ve sevdiklerimizi
önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan (gelecek tehlike ve musibetlerden)
muhafaza buyur.
Ey Rabbimiz! Hakkımızda kötülük düşünenlere fırsat verme.. Sana iman etmiş masum
kullarının aleyhinde entrika çevirenlerin komplolarını başlarına yık.. inananlara oyun
oynamak isteyenlerin oyunlarını boz ve bize haksızlık yapıp zulmedenlere hadlerini bildir!
Yüce Allahım! Bize düşmanlık yapanlara karşı Sen bizim muînimiz ol.. haddini aşıp
hukukumuza saldıran mütecavizlerin şerlerini üzerimizden defet.. ehl‐i iman hakkında
kötülük düşünen ne kadar şerîr insan varsa Sen bizi onların şerlerinden ve tuzaklarından
koru.. Senin o zarar verilemeyen ve ulaşılamayan himayene bizleri de dâhil eyle.. kâfirlerin
azgınlıklarını, fâcirlerin entrikalarını başımızdan defet.. bizleri ebedlere kadar devam edecek
olan himayen altına al.. dünya ve âhiret ihtiyaçlarımızı karşıla!
Ey şefkati ve merhameti varlığı bütünüyle kucaklamış Rabbimiz! Hakkında beslediğimiz hüsn
ü zanda bizi tasdik et.. et de, biz çaresiz kullarını her türlü endişe, gam, üzüntü, keder ve
sıkıntıdan halâs eyle!

7. Ey gece karanlığı, gündüz aydınlığıyla; Kamer nuru, Şems ziyasıyla; sular şırıltısı, ağaçlar bir
o yana bir bu yana sallanışlarıyla kendisine daima secde eden Yüceler Yücesi Rabbimiz!
Ey sevgili kullarından Nuh'u boğulmaktan kurtaran, Davud'un zellesini mağfiret buyuran,
Yunus'un tasasını gideren, Eyyub'un derdine derman olan Allahımız!
Ey dünyanın günah ve isyanlarına batmış olanları kurtaran, ey helâka sürüklenenleri
kurtuluşa erdiren Rahmeti Sonsuz!
Ey garip ve yalnızların enîs ü celîsi, kimsesizlerin kimsesi olan Mevlâmız!
İşlerimizi sulh ü salâh ve felahla tanzim buyur ve biz aciz kullarını işlerimizde muvaffak eyle!
Ey Aliyy (Yüceler Yücesi), ey Azîm (ululuk mertebelerinin en üstünü tutan), ey Halîm
(günahkarları cezalandırmakta acele etmeyen) ve ey Kerîm (kerem sahibi) Yüce Yaratıcı!
Bizim ihtiyaçlarımızı en iyi bilen Sen ve onları gidermeye en muktedir olan da Sensin. Zaten
hiç bir iş Sana zor gelmez; her şey Senin katında kolaylardan daha kolaydır.

8. Allahım! Senin güzel isimlerini, ulvî sıfatlarını, kitaplarında indirdiğin ve peygamberlerine
bildirdiğin kelimelerini şefaatçi yaparak günahlarımızı bağışlamanı, kalblerimizi tertemiz hâle
getirmeni, nefislerimizi temizlemeni ve bizleri, nimetlerinle donattığın nebîlerle, sıddıklarla,
şehitlerle ve salih kullarınla beraber eylemeni dileniyoruz.
Ey Rabbimiz! İşte ellerimiz, Sana kalkmış halde.. kalblerimiz, Sana tevekkül duygusuyla
dopdolu.. boyunlarımız eğik ve kıldan ince.. ve biz huzurunda kemerbeste‐i ubûdiyet içinde
elpençe divan duruyoruz.
Rabbimiz! Sen cezalandırdığın zaman mutlaka adaletinle muamele edersin; kaldı ki Sen
yaptıklarından dolayı muâheze edilemeyen yegâne Zâtsın. Affına gelince, o hiç şüphesiz Senin
fazl ve keremindendir, ona karşı hamd u sena da ancak Sana edilir.
Ey her varlığa lütuf deryasından nimetler yağdıran ve ikramı her ikram sahibinden sonsuz
derece üstün olan, ey herkesi ve her şeyi şefkat ve merhametle kuşatan! Her an bizimle ol ve
bizi hiç bir zaman yalnız bırakma; cömertlik ve merhametinle gönüllerimizi doyur, ikram ve
rahmet yağmurlarından bizleri mahrum eyleme.

9. Allahım! Ululuğun karşısında ürperen ve tir tir titreyen mahzun bir gönülle işte yine kapına
geldik. Senden bizleri salâha ve iyiliğe kilitlenmiş kullarından eylemeni, ebrâr ve
mukarrebînin hayatına denk bir hayatla bize canlılık bahşetmeni, mükerrem ibâdına lütufta
bulunduğun gibi bizleri de nimetlerinle donatmanı, muhlisîn (ihlasa ermiş) ve muhlasîn
(ihlasa erdirilmiş) kullarına nasip ettiğin güzellikte bir ölümle hayatımızı hitama erdirmeni,
sonra da bizi indinde makbul kullarınla beraber haşretmeni ve Senin yoluna baş koymuş
"ilkler"in içinde Cennetine almanı dileniyoruz.
Allahım! Dünyanın her türlü bela ve musibetine karşı bize afv u âfiyet ver! Olmasına
hükmettiğin şeylerin şerrinden bizi koru. Önümüzden yahut arkamızdan gelebilecek
tehlikelerden bizleri muhafaza buyur. Dünyada ve âhirette bizim için utanç vesilesi olabilecek
durumlardan Sen bizi siyanet et ve bizleri konumunun hakkını veremeyip de sukût eden
düşkünlerden eyleme! Amin!

10. Ey herkesi ve her şeyi şefkat ve merhametiyle kuşatan ve ey sürçüp düşenleri
bağışlayarak tökezleyenlere yeniden doğrulma fırsatları veren yüce Yaratıcı! Kendisinden
yardım talep edilebilecek yegâne zat Sensin ve ancak Sana tevekkül edilir. Sen, Sana yönelip
dua edenlerin sesini mutlaka işitir, çağrılarına icabet edersin; kapına sığınıp bir nidâda
bulunanlara da elbette karşılık verirsin.
Rabbimiz, Senden bütün varlığı kuşatan rahmet havuzuna bizi de almanı dileniyoruz; işte
kalblerimiz de bu duygularla Senin ulu dergâhına yönelmiş bir vaziyette. Bize merhametinle
muamele et.. sürçmelerimizi bağışla.. bütün günahlarımızı ve kusurlarımı yarlığa..
ömrümüzün geri kalan kısmında da bize sıhhat, âfiyet ver ve bizleri dupduru ve katışıksız salih
ameller işlemeye muvaffak eyle!
Dualarımızı kabul buyur ve isteklerimizi geri çevirme, ey kendisine el açılanların en cömerdi
ve ey lütufta bulunanların en hayırlısı!

11. Ey rahmeti, re’feti, şefkati sonsuz Rabbimiz! Bizleri büyük‐küçük hatalardan, günahlardan
ve Senin emirlerine karşı isyan kokan tavır ve davranışlardan arındır.. lisanlarımızı yalandan,
gıybetten, Senin sevmediğin, hoşnut olmadığın bütün kirli sözlerden temizle.. kalblerimizi
gösterişten ve iki yüzlülükten muhafaza buyur.. gözlerimizi bakmaması gereken şeylere bakıp
da hiyanet etmekten koru.. yüzlerimizi nurunun ziyasıyla aydınlat ve amellerimizi ıslah
buyur.. niyetlerimizi ihlâslı kıl ve bize lütfettiğin bütün şeylerde de bereket ihsan eyle.
Ey bizatihî var olup başkasına muhtaç olmayan ve her şeyin varlık ve bekâsı kendisine muhtaç
bulunan Hayy u Kayyûm! Her hâl ve tavrımızı rızan istikametinde eyle.. göz açıp kapayıncaya
kadar hatta ondan da kısa bir süre için bizi nefsimizle başbaşa bırakma.. bizi ve dünyanın dört
bir yanındaki kadın‐erkek kardeşlerimizi, sevdiklerimizi, dostlarımızı başımıza gelebilecek her
türlü kötü durumdan himaye buyur!

12. Yüce Rabbimiz! Bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz günahlardan dolayı bize azap etme..
şu âciz kullarına, gazabına sebkat etmiş o engin rahmetinle ve fazlınla muâmele eyle.. bizi
dünyevî afet ve rezaletlerden, âhiret azabından, kalbleri fenalığa esir düşmüş kötü insanların
şerlerinden, fâcir kimselerin komplolarından, düzenbazların hîle ve tecavüzlerinden,
bozguncuların kırıp dökmelerinden ve bütün despotların zulmünden sıyanet buyur!.
Ya Rebbena! Bilebildiğimiz ya da bilemediğimiz her türlü dünyevî bela ve musibete karşı bize
afv u âfiyet ver.. insî ve cinnî şeytanların kötülük ve fitnelerinden ve nefs‐i emmârenin
zararlarından bizi koru.. önümüzden, arkamızdan, sağımızdan, solumuzdan yahut
üzerimizden gelmesi muhtemel tehlikelerden ve ayaklarımızın altından tutulup yerle bir
edilmekten bizi muhafaza eyle!.
Küfür ve dalâlete düşmekten başka her hâl için Sana hamdederiz ey Rahmân u Rahîm!

13. Rabbimiz! Bizleri muhafaza buyur, buyur ki Sen biricik koruyucumuzsun.. dünyanın bütün
kötülüklerinden, bizim için ar vesilesi olabilecek durumlardan ve âhiret azabından koru.. koru
ki, Sen bizim korkup endişe ettiğimiz şeylerin üstesinden gelebilecek kadar büyük ve ulusun!.
Rabbimiz! Ancak Senin inayetinle bozguncuların şerlerini defedebiliriz. Kötü kimselerin
fenalıklarından sığınabileceğimiz, kâfirlerin ve münafıkların hile ve hud'alarından korunmak
için dayanabileceğimiz Senin kapından başka kapı da yoktur.
Ey, bir belaya maruz kaldıklarında sabırları, lutfedilen nimetler karşısında da şükürleri pek az
olan biz zayıf ve çaresiz kulların Rabbi! Dünyanın feci ve korkutan hâdiseleri ve dehrin
musibetleri karşısında bize inayet eyle; kâfirlerin ve fesatçıların şerlerinin bize ulaşmasına
mâni ol.

14. Ey engin rahmetin ve münkirlere itiraz noktası bırakmayan en kesin, en mükemmel delilin
sahibi Rabbimiz! Sadece Senin dergâhının önünde ellerimizi kaldırıyor ve ancak Senin
inayetinle içine düştüğümüz sevimsiz durumlardan kurtulabileceğimizi umuyoruz. Muttali
olabildiğimiz ve olamadığımız bütün kötülüklerden Sana sığınıyor ve Senden eksiksiz, bol
nimet ve inayet‐i kâmile istiyoruz.
Rabbimiz! Kalblerimizi Sana karşı haşyet ve reca duygusuyla doldur ve Senin kapından başka
kapılara karşı içimizde bir temayül ve ümit duygusu bırakma. Biz kullarını Sana tevekkül ve
iltica hisleriyle rızıklandır!
Bizi, kadın‐erkek bütün kardeşlerimizi ihlâsa ermiş ve erdirilmiş kullarını koruduğun gibi
sıyanet buyur, ey sayılamayacak kadar nimetlerin, en güzel isimlerin ve en ulvî sıfatların
sahibi Yüce Rab!

15. Ey rahmeti kuşatılamayacak kadar geniş ve görüp gözetmesi başka kapılardan yardım
dilenmeye ihtiyaç bırakmayacak kadar eksiksiz olan Rabbimiz! Biz kapı kullarına merhamet
buyur.. Seni hakkıyla zikredebilmemiz, Sana gerektiği gibi şükredebilmemiz ve en güzel
şekilde ibadet edebilmemiz için bize yardım et.. himaye perdeni başımızdan aşağı sarkıtıp bizi
muhafazan altına al.. kendisine güvendiğimiz ve her şeyimizi emanet ettiğimiz vekilimiz ol ve
bizi başkalarının ellerine bırakma.. bizi her zaman katında makbul, duru, katışıksız salih
amellerle meşgul eyle.. bize ve dinimize karşı adavet duygularıyla oturup kalkanları da
katından göndereceğin şeylerle oyala (oyala ki planlayıp durdukları kötülükleri
yapamasınlar).. bizi onların kötülüklerinden, komplolarından ve tuzaklarından koru, ey biricik
merhamet Sahibi!

16. Ey nimetleri, tükenip bitmeden sürekli sağanak sağanak yağan ve ey dilediği zaman
Hakk'a, hakîkate cephe alan düşmanları helak eden ulu Rabbimiz! İşte yine kapına geldik;
Senin zahir‐bâtın (açık‐gizli) nimetlerine, eksiksiz ve sapasağlam sıyanetine muhtacız. Bize
lütufta bulun.. bizi (nimetlerinden) mahrum bırakma; şu kimsesiz kullarını bütün şerli
insanların kötülüklerinden ve endişe edip sakındığımız her türlü fenalıktan muhafaza buyur!
Ey Yüceler Yücesi! Şayet bize karşı düşmanlık duygularıyla oturup kalkanların kalblerini
yumuşatmak murad ediyorsan, bize ve gönüllüler hareketine karşı onların kalblerini yumuşat
ve sinelerini daimî bir sevgiyle doldur!
Ey kalbleri evirip çeviren Sultanlar Sultanı! Bizim kalblerimizi de, onların kalblerini de sevdiğin
ve hoşnut olduğun güzelliklere çevir!

17. Rabbimiz! Senden güzel isimlerin ve ulvî sıfatların hürmetine bizi affetmeni, nefislerimizi
dizginlemeni ve bizim emrimize vermeni, işlerimizi kolaylaştırmanı ve insanlardan ve
cinlerden bize düşmanlık besleyenleri izale etmeni dileniyoruz.
Ey bütün mülk ve melekût (varlık ve varlık ötesi) kabza‐ı tasarrufunda bulunan Mâlikü’l‐
Mülk.. ey hayat sahibi Hayy.. ey varlığının asla bir başlangıcı olmayan Kadîm.. ey ölüm Kendisi
için katiyen sözkonusu olmayan Bâkî! İhtiyaçlarımızı gider.. bize lütfunla muamelede bulun..
başımızdaki bütün belaları def ü ref' eyle.. bizim yanımızda ol, bizi yardımsız bırakma.. bizi
dînî ve dünyevî her türlü musibetten bu âciz bendelerini koru.. dünyayı en büyük derdimiz,
tasamız ve kendisi için en fazla gayreti sarfettiğimiz bir meta' kılma.. kılma ki bizim en büyük
işimiz Senin rızanı kovalamak olsun.
Bizi sevdiğin ve hoşnut olduğun amelleri işlemeye muvaffak kıl, Rabbimiz!

18. Ey her türlü tasayı, gamı ve kederi giderip uzaklaştıran.. hevânın ve her zaman kötülüğü
emredip duran nefs‐i emmârenin dar mahbeslerinde sıkışıp kalanlara kurtuluş yolları açan,
her türlü eksiklik ve noksanlardan münezzeh Rabbimiz! Bizim endişe ve tasalarımızı da gider
ve bizi Sen’den uzaklaştıran bütün kayıtlardan âzâd eyle.
Rabbimiz! Senden bizi affetmeni.. bize âfiyet vermeni.. bizi sıyanetin altına almanı.. riayetinle
gözetip kollamanı.. inayetinle te'yid buyurmanı ve bizlerden hoşnut olmanı dileniyoruz.
Ey kudreti ve merhameti sonsuz Rabbimiz! Nefislerimizin şerlerinden ve kötü amellerin içine
düşmekten Sana iltica ediyor, şeytanın ve ins‐cin bütün mahlukâtın zararlarından Sana
sığınıyoruz. Eman dileniyoruz Rabbimiz, el‐emân, el‐emân..!

19. Ey kapısına varanları geri çevirmeyen Rabbimiz! Kendisiyle Senin kapına gelindiğinde
mutlaka icabet buyurduğun ve yine onunla anıldığın her zaman kullarına yardımcı olduğun
Nâm‐ı Celîlin hürmetine istiyoruz:
Dualarımızı kabul buyur ve ümitlerimizi boşa çıkarma. Senden kusurlarımızı setretmeni..
günahlarımızı yarlığayıp bizi mağfiret buyurmanı.. ihlâsa erdirdiğin has kullarına bulunduğun
gibi bize de lütufta bulunmanı.. bize –malın mülkün bir fayda vermediği o günde işimize
yarayacak ve Senin hoşlanmadığın kirli duygulardan arınmış‐ bir kalb‐i selîm; her zaman
sadece doğruyu söyleyen nezih bir lisan ve bizi Senin sevgine ve Seni sevenlerin sevgisine
yaklaştıracak makbûl ameller nasib etmeni dileniyoruz.
Rabbimiz! Hoşnutluğunu, ufkumuzu bütünüyle kaplayan en büyük gaye ve Cennetini de
ebedî meskenimiz eyle!

20. Ey kâinatın her köşesinde Kendisine ibadet edilen ve bütün varlığın husûsî lisanlarla
Kendisini zikredip durduğu Ulu Zat! Meşguliyet sahamızı yalnızca Sana hasrettiğimiz
ibadetlerimizle doldur ve daima varlığını duyurarak gönüllerimizi Sana şükür hissiyle coştur;
coştur ki sadece ve sadece Sana ibadet etmiş olalım ve yalnız Senin huzurunda kullukta
bulunalım. Ve bizi tevbe, evbe ve inabelerle Senin kapına rücû eden bahtiyarlardan eyle!
Ey yoksullara her zaman rahmet ve merhametiyle muamele eden.. ey yollara koyulmuşları
rehbersiz bırakmayan.. ey şaşırmışların önüne ışıklar saçan, onlara aydın ufuklar gösteren.. ve
ey korku içinde yaşayanlara emn ü eman kaynağı olan! Bize merhamet buyur; bizi sırat‐ı
müstakime irşad eyle ve dünyada rezil rüsvâ olmaktan, âhirette de azaba düçar kalmaktan
muhafaza buyur!

21. Rabbimiz! Biz zayıf ve kusurlu kullar, nefislerimizi dizginlemekten âciz kaldık. Bizi
nezdinden bahşedeceğin tam bir azm ü ikdamla ve ''Lâ havle velâ kuvvete illâ billah ‐ Gerçek
havl ve kuvvet sadece Allah'tandır'' hazinesinden lütfedeceğin kuvvetle destekle..
nefislerimizin kirlerinden, lekelerinden arındır ve günahlarla âlûde şu kullarını şekâvete
götüren yollara düşmekten muhafaza eyle.. bizi, sürekli kötülüğü emreden nefislerimizin
merhametsizliğine ve insî, cinnî şeytanların acımasızlığına terk etme.. ilahî güç ve sıyanetinle
teyid edip masivaya el açmaktan müstağni kıl.. işlediğimiz kötü amellerden ve kendi dar
anlayışımız yüzünden teferruata dair hususları da sayıp dökerek mübalağa ettiğimiz
isteklerimizden dolayı rahmetinden mahrum eyleme!

22. Ey ilmine ve rahmetine hudut olmayan Yüce Rabbimiz! İlminin ve rahmetinin vüs'ati
ölçüsünde bize de şefkat ve merhametinle muâmelede bulun.. bize rızık olarak bahşettiğin
nimetleri hakkımızda bereketli eyle.. bizi Sen'den başka herkes ve her şeyden müstağni kıl –
kıl ki Sen'den başka hiçbir şeye muhtaç olmayalım‐ .. bize engin lütfunla lütufta bulun ve
(elbiselerin en güzeli olan) takva elbisesini giydir.. bizi zühdle, dünyevî hazları terkedip
cismanî meyillere karşı koymakla ve verâ ile, bütün şüpheli hususlara karşı kapanmakla
zinetlendir.. bizi her hâl ve davranışlarımızda (gıll u gıştan uzak) dupduru ve Sana karşı
ubudiyetimizde kemâl noktasını ihraz edebilmiş kullarından eyle.
Rabbimiz, Senden muhlis (ihlasa ermiş) ve muhlas (ihlasa erdirilmiş) kullarını te'yîd
buyurduğun gibi, biz (aciz ve muhtaç) kullarını da, yapıp ortaya koymaya çalıştığımız
amellerimizde ihlâslı kılarak te'yîd buyurmanı istiyoruz.

23. Rabbim! Celâl‐i vechine layık şekilde bütün hamdler Sana ve lütufta bulunduğun her türlü
nimetlerden dolayı şükür de yine Sanadır. Senden benim ve kadın‐erkek kardeşlerimin,
arkadaşlarımın üzerimize zâhir‐bâtın nimetlerini sağanak sağanak yağdırmanı dileniyorum.
Allahım! Bizlere, her türlü endişe ve tasa karşısında ferec ve mahreç yollarını göster.. (sürekli
kötülüğü emredip duran) nefislerimizin dar kafeslerinden ve hevalarımızın ağından bizi halâs
eyle.. biz aciz kullarını, bize düşmanlık besleyip duran kimselerin tuzak ve komplolarından
muhafaza buyur.. bizleri dünyanın her türlü cevr ü cefasından, rezil rüsvâ bir duruma
düşürmesinden ve âhiret azabından koru.
Bizi ve hayatını ilây‐ı kelimetullaha adamış hizmet erlerini hoşnutluğunla şereflendir.

24. Yüce Rabbimiz! Dünyada insî ve cinnî şeytanların ve fasılasız kötülüğü emredip duran
nefs‐i emmârenin şerrinden; âhirette de rezil rüsvâ olup umduklarımıza nâil olamamaktan
Sana ilticâ ediyoruz. Senden, Zâtın, güzel isimlerin ve ulvî sıfatların hakkı için ve Efendimiz
Muhammed Mustafa hürmetine, bize dünyada ve ukbâda rahmetinle muamele etmeni ve
teveccühünü üzerimizden hiç eksik etmemeni dileniyoruz.
Dinimizi tastamam yaşamayı,yaşamaya çalışmayı bize nasip et; dünyada ve âhirette biz
muhtaç kullarına bahşedeceğin nimetlerini tamamla.. nezdinden engin bir hikmet, faydalı bir
ilim ve makbul amellerle bizleri serfirâz eyle.

25. Ey merhameti nihayetsiz Rabbimiz! Enginlerden daha engin rahmetin, karşı konulmaz ve
önünde durulmaz kudretin hakkı için, biz nâçar kullarına, her türlü endişe, keder, bela,
musibet ve zorluk karşısında çıkış yolları ve iç ferahlığı lutfet.. bizleri salih kullarının
bulunduğu halkaya dâhil eyle.. bütün insî ve cinnî şeytanlara, haddini aşan zalimlere,
despotlara ve kalbi hasede kilitlenmişlere karşı şu acz u fakr içindeki kullarını koruyup kolla;
bizi yakınlığına kabul buyur ve sıyanetinle taltif et. Bunları Senden dileniyoruz; çünkü, her
şeyin perçemini tutan ve eşya üzerinde tasarruf hakkını kudret elinde bulunduran sadece
Sensin.

26. Rabbimiz! (İçimizden yükselen) şu nida, mahzun ve münkesir kalblerin nidasıdır; o nidaya
icabet edecek Yegâne Zat da Sensin, ey dua ettiğinde darda kalmışların duasına icabet eden!
Kusurlarla âlûde olsak da, gaflet denilen illetten bir türlü kurtulamasak da işte yine Sana el
açtık.. va'd‐i ilahîni gerçekleştir ve dualarımıza icabet buyur.. bizi dalalete saplananların ve
gazabına uğramışların mahrumiyetine dûçar kılma. Sen bizim Mevlâmızsın; teveccühünle
bizleri serfirâz kılacağını ümit ediyor ve kereminle muamelede bulunacağını umuyoruz, ey
rahmet dalgalarıyla kainâtı kuşatan ve ey mağfiretine had‐hudud olmayan!

27. Rabbimiz! Dualarımızı kabul buyur.. âcizliğimize, zayıflığımıza, düşmüşlüğümüze ve
muhtaç oluşumuza merhametinle mukabelede bulun.. (aşılmaz gibi görünen) zorlukları bizim
için kolaylaştır.. gaye‐i hayallerimize hakikat urbası giydir.. bizi dünya ve âhirette utanılacak
durumlara düşmekten muhafaza eyle!
Rabbimiz! Kalblerimizi ve bütün kullarının kalblerini imana, İslam’a ve Kur'an yolunda
hizmete tevcih buyur.. sineleri bize düşmanlıkla köpürüp duranlara karşı yardımcımız ol ve
bizi sevip hoşnut olduğun amelleri işlemeye muvaffak kıl...
Bütün bunları Senden, Senin güzel isimlerinin hakkı için ve Efendimiz Hazreti Muhammed
Mustafa hürmetine dileniyoruz Rabbimiz!

28. Rabbimiz! Ümmet‐i Muhammed'in başında dönüp duran kara bulutları kaldır.. içinde
bulunduğumuz elîm durumdan bizi halâs eyle.. şu âciz kullarını gam, keder, zillet, tembellik,
çaresizlik ve ye’s musibetlerinden muhafaza buyur!
Rabbimiz! Bizi zahir batın nimetlerinle donat.. kurbiyetin kahramanı salih kullarını o payeyle
şereflendirdiğin gibi bizi de dünya ve ukba hayatında mesud eyle.. dünyada sevip hoşnut
olmadığın işlerden, âhirette de azabına ve ikabına maruz kalmaktan bizleri uzak kıl.. ebedî
hayatın gerçek yurdu olan Cennetine al.. cemâlini müşahade ile lütuflandır ve Sana muhatap
olma payesiyle şereflendir!

29. Rabbimiz! Tevfikinle bizi, sevip hoşnut olduğun güzellikleri işlemeye muvaffak kıl.. düşüp
düşüp kalkan bu mücrim kullarını günah bataklığında boğulmaktan sıyanet buyur, buyur da
Senin payeler üstü dostluğuna erelim.. nimetlerini de üzerimize sağnak sağnak yağdır.
Rahmeti her zaman gazabının önünde yüce Rabbimiz! Biz âciz kullarını erişilemez ve asla
nüfuz edilemez hıfzınla muhafazan altına al.. bizi koruyup kolla, kolla ki Senin, kapı kullarını
hiç bir zaman zayi etmeyeceğin hakkındaki kanaatimiz tamdır.
Ey merhameti sonsuz yüce Rab! Sen bizi altından kalkamayacağımız işlerle mükellef tutma;
her ne kadar bunu istemeye yüzümüz olmasa da Sen her zaman bizimle ol ve hiçbir zaman
bizi yalnız bırakma.. dualarımıza icabet buyur.. ümitlerimizi boşa çıkarma.. Sana rücû yollarını
kolaylaştır ve tevbelerimizi de kabul buyur.. bizi haybet ve hüsrana uğrayan bir kısım
zavallılar olarak geri çevirme Rabbimiz!

30. Merhameti sonsuz biricik Rabbimiz! Sıkıntılarımızı izale buyur ve bizi içinde
bulunduğumuz gamdan, kederden kurtar.. en yakın zamanda biz âciz kullarına nezdinden bir
ferec ve mahrec nasip eyle.. Bu mücrim bendelerini nefislerimizin, insî ve cinnî şeytanların
ilkâ etmeye çalıştıkları vesveselerden, şehvet ateşinden, gaflet zilletinden uzak tut..
rahmetinle muamele buyur da bizi günahlardan koruyacak elbiselerle donat.. bize mehafet
ve mehabet duygularıyla beraber müşahade imkanı lütfet.. kulaklarımıza ve gözlerimize de
hakkı görmeyi ve hakikati duymayı müyesser kıl.
Allah'ım! Bizi cehalet vadilerinin dar ve boğucu atmosferine de terk etme!

31. Ey inayetleri sonsuz Rabbimiz! Ey yegâne koruyucumuz! Bizi her zaman koruyup
kollamanı ve sıyanet etmeni dileniyoruz. Sen bütün mahlûkatını lütuflarınla sevindiren,
özellikle de iyilik duygusuna kilitlenmiş kullarını gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve
insan tasavvurunu aşan nice hususî iltifat ve hususî pâyelerle şereflendiren sonsuz lütuf
Sahibisin!
Ey sevdiği kullarını hiç yalnız bırakmayan Mevlâmız! Sen bizim için lütufkâr namına lâyık
yegâne Zatsın! Biz muhtaç kullarını riayet ve inayetinle, insî ve cinnî şeytanların asla
ulaşamayacağı sıyanet kalene al.. etrafımızı muhafaza surlarınla kuşat.. düşmanlıkla oturup
kalkan kötü niyetli kimselerin şerlerinden bizi muhafaza buyur, ey koruyup gözetenlerin en
güzeli, ey celâl ve ikram sahibi Rabbimiz!

32. Allahım! Şayet senin hıfzın ve riayetin olmasaydı biz mutlaka helâk olurduk.. tenezzül
buyurup da bizi nimetlerinle donatmasaydın o zaman da hüsrana uğrardık.
Ey bütün eksik sıfatlardan berî, yüceler yücesi Rab! Biz kapı kulların eğer Sana itaat edebilme
gibi bir paye ile müşerrefsek bu tamamen Senin lütuf ve inayetinin eseridir. Bütün
verdiklerinden dolayı minnet Sana; iman ve İslâm nimetinden dolayı hamd ve şükran da yine
Sanadır.
Rabbimiz! Senden, bundan sonra da her zaman yar ve yardımcımız olmanı istirham ediyor,
bizi yolların en sağlam ve en şaşırtmaz olanına hidayet buyurmanı dileniyoruz. Sen bizim hem
velîmiz, hem de biricik vekîlimizsin. Hem ne güzel vekîlsin!

33. Rabbimiz! Senden, bize masivadan arınmış dupduru bir kalb, sürekli Senin yâdınla meşgul
bir dil, iman esaslarını aksine ihtimal vermeyecek şekilde bilip kabullenebileceğimiz, duyup
hissedebileceğimiz ve onu kendi özümüzle bütünleştirip irfan ufkuna ulaşabileceğimiz
kıvamda bir yakîn‐i tamm, yaratıldıkları gayeler karşısında boyun büküp her zaman
kemerbeste‐i ubudiyet içerisinde emre âmâde duran hisler ve bizi asla terketmeyecek bir afv
ü afiyet istiyoruz.
Rabbimiz! Günahlarla âlûde bir hâlimiz var; bizi fevtettiğimiz şeyleri telafi edip yeniden
toparlanabileceğimiz kâmil bir tevbeye muvaffak kıl ve bütün günahlarımızı eritecek mağfiret
havuzlarına al. Gırtlaklarımıza kadar kabahatlerle kirlenmiş olsak da Sen seyyiatımızı, meâsî
ve mesâvîmizi affet.. sevmediğin ve hoşnut olmadığın şeylerin muhabbet ve meyillerini
kalblerimizden söküp at.. bizi kendi nezdindeki hazinelerinle te’yid buyur, kendi kuvvetinle
destekle, destekle ki şu geçici dünyadan ancak Senin yardımınla emniyet ve selamet içinde
çıkabiliriz.

34. Ya Rab! Bizi Cehennem ateşinden koru ve ebedîyetin yurdu olan Cennetinle şereflendir..
varlığını Seni sevmeye adamış ve nezdinde sevgiye mazhar olmuş sevgililerin dostluğuyla
sevindir.. Seyyidü’l‐Mürselîn ve Şefîu’l‐Müznibîn olan Nebiyy‐i Muhterem’e komşu eyle..
Sana kavuşup, Senin cemâl‐i pâkini müşahede ihsanıyla bizleri şerefyâb kıl.. Senden bize
merhamet kılmanı istiyoruz.. Biz muhtaç kapıkullarını refîk‐i a’lâya al ve nimetlerinle payeler
üstü payelere er(iştir)dirdiğin nebilerin, sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin maiyyetiyle şâd
eyle.

35. Merhametine hudut olmayan yüce Rabbimiz! Senden dünya hayatımız itibariyle biz
pürkusur kullarına itikatta, amelde, yemede, içmede, hâlde, sözde ve bütün davranışlarda
dosdoğru olmayı nasip etmeni, âhirette de Cennetle ve sürpriz nimetlerinle sevindirmeni
diliyoruz. Diliyoruz zira Sen lütuf ve ihsanda bulunmakla maruf, iyiliğini asla esirgememek ve
keremini başlarımızdan aşağıya sağanak sağanak yağdırmakla da mevsufsun. Bütün işlerimizi
en güzel neticelerle neticelendir.. bu muhtaç bendelerini sürpriz ve fevkalâdeden lütuflarınla
sevindir.. Rahmâniyet ve Rahîmiyetinin muktezasını yerine getir de, ikramlarınla şâd olalım,
ey rahmet ve şefkatiyle kâinatı okşayıp duran Raûf ve Rahîm!
Allahım! Bize, kadın‐erkek kardeşlerimize, arkadaşlarımıza, dostlarımıza iman ve Kur’an
yolunda hizmet etmeyi kolaylaştır, (kolaylaştır da Senin nâm‐ı celîlinin ulaşmadığı hiç bir
köşe‐bucak kalmasın) ve bize istihkakımıza göre değil de engin merhametinin iktizasına göre
muamelede bulun.
Merhameti sonsuz ve gücü her şeye yeten Allahım, Sen bize yetersin; Sen her ihtiyacımıza
kâfî ve vâfîsin. Kapına yönelenlerin teveccühlerinden haberdar bulunduğun gibi bizim
dualarımızı da mutlaka duyarsın.

36. Bizi sıyanet buyur ey yegâne Koruyanımız.. dinimize ve dünyaya müteallik bütün
işlerimizde insî ve cinnî şeytanların, durmadan kötülüğü emredip duran nefs‐i emmarenin
vereceği zararlardan, inanan kullarına karşı kalpleri kin ve nefret duygularıyla dopdolu
düşmanların saldırgan davranışlarından bizi muhafaza et, ey her zaman inayetiyle bizimle
beraber olan Rabbimiz.. onların tuzaklarından, komplolarından bizi ve gönlünü Senin dinine
vermiş bütün inananları himaye eyle.. hile ve hud’alarını başlarına çevir ve onları mağlup bir
vaziyette gerisin geriye döndür.. bilerek yahut bilmeyerek işlediğimiz hata ve günahlardan
dolayı bu hak‐hukuk tanımaz insafsızları başımıza musallat eyleme.. hedeflerini
gerçekleştirmelerine müsaade etme ve bize, ihsan çeşmenin tatlı bir suyu olan, “Gel ve
endişe etme, çünkü sen güven içinde olanlardansın” hakikatini tattır!

37. Ey bütün cebbar ve gaddarları azamet ve ululuğuyla dizginleyip durduran ve bize yüce
dinimiz İslam'a ve kemerbeste‐i ubudiyetle ona yürekten bağlanmış müslümanlara kinle,
nefretle düşmanlık besleyenleri kudretiyle çepeçevre kuşatan Yüceler Yücesi Rab!
Senden sırf Sana inandıkları için, inanan kullarına adavet besleyen insafsız ve yola gelmez
kimselerin ağızlarına gem vurmanı, ellerine kelepçe geçirmeni, ayaklarına zincir takmanı
diliyoruz.. biz masum ve garip kullarına merhamet buyur da bize karşı kin ve nefret
duygularıyla oturup kalkan hasetçilerin menfur emellerine ulaşmalarına müsaade etme.. bizi
nusretinle te’yid buyur.. Tâhâ ve Yâsin hakkı için, Peygamberlerin Efendisi yüzü suyu
hürmetine bütün şerlerden ve şerirlerden Senin Hâfiz isminle ve sevdiğin kullarını siyanet
edip koruduğun diğer isimlerinle bizi de muhafaza buyur!

38. Allahım! Biz, Senin müslüman kulların, mahzun ve kederli olarak huzuruna geldik. Senden
sıkıntılarımızı gidermeni, gam ve hüznümüzü de izale buyurmanı dileniyoruz.. dileniyoruz zira
Sen kapına koşanları hiç bir zaman eli boş geri çevirmezsin.
Ya Rab! O sahip bulunduğun en güzel isimlerin ve en ulvî sıfatların hakkı için günahlarımızı
mağfiret buyurmanı, kusur ve ayıplarımızı örtmeni, bizi sevip razı olduğun amelleri işlemeye
muvaffak kılmanı, Sana gönül bağlamış bütün müslüman kullarını haddini aşıp saldırganca
davranan, düşmanlık duygularıyla oturup kalkan ve her zaman komplo peşinde koşan insanlık
mahrumlarına karşı nusretinle te’yîd buyurmanı istirham ediyoruz.
Gelip başımıza çöreklenen her türlü üzüntü, tasa, keder, sıkışıklık hâllerinden kurtulmamız
için bize nezdinden bir fereç ve mahreç, bir çıkış yolu gönder.. varıp Sana ulaşan dosdoğru
yolu göster ve bize takva elbisesini giydir. Çünkü düşenlerin günahlarını bağışlama şanına
yaraşan yegâne zât Sensin.

39. Ey her şeyin perçemini elinde tutan ve bütün kapıların anahtarları sadece Kendi nezdinde
bulunan Yüceler Yücesi Rab! Senden, bizi masivanın bütün kayıtlarından azat etmeni ve en
hayırlı kapıları biz muhtaç kullarına açmanı diliyoruz. Bu pürkusur bendelerini sadece Sana,
hem de en mükemmel bir şekilde kullukta bulunmaya muvaffak kıl.. Rahmet ve inayet
tecellilerinle ihtiyaçlarımızı gidererek Sen’den başka her şeyden ümidimizi kes (kes ki,
aradıklarımızı sadece Senin kapında arayalım).. içimizde şeytanın ve her zaman kötülüğü
emredip duran nefislerimizin taleplerine karşı bir ürperti uyar.. bizi hükmünden ve icraat‐ı
sübhaniyenden hoşnut, sağanak sağanak yağdırdığın lütuflarının şükrüyle gerilmiş, Zatını ve
isimlerini yadetmekten engin bir haz duyan ve Sana kavuşmaya karşı her zaman iştiyakla
dopdolu olan kullarından eyle!
Rabbimiz! Engin rahmetine iltica ediyor ve bizi başka değil, sadece, ulu dergâhının önünde
yana yakıla içini döken, yüzünü yalnızca Sana dönen, Senin emir buyurduğun yolda yürüyen
ve bütün bunlarla sadece ve sadece Senin hoşnutluğunu murad eden kulların hâline
getirmeni istirham ediyoruz!

40. Rabbimiz! Bizim kalblerimizi ve cihanın dört bir bucağındaki bütün kullarının kalblerini
imana, yakine, İslam’a ve ihsana açmanı diliyoruz. Gökte ve yerdeki kulların arasında bizim
için vüdd (hüsn‐ü kabul) halket.. Senin yüce dinine hizmet için çıktığımız bu yolda işlerimizi
kolaylaştır, umduklarımıza nail eyle ve üzerimize düşen vazifeleri yüzümüzün akıyla yerine
getirmeyi nasip et.
Ey her zaman gizli ve sürpriz nimetleriyle bizi lütuf sağanakları altında sırılsıklam hâle getiren
yüce Mevlamız! Bazılarını az‐çok sezip korktuğumuz ve bazılarını da hiç fark edemediğimiz
için endişe bile duymadığımız tehlikelerden dünyada ve âhirette bizi emin eyle.. şu kısacık
fani hayatta altından kalkamayacağımız belalara maruz kalmaktan, kabrin ağır imtihanından,
Cehennemin kasıp kavuran ateşinden, yüce Zatın, Rahman ve Rahim isimlerinin hakkı için bizi
sıyanet buyur, ey günah ve kusurlarla âlûde kullarını çokça bağışlayan Gaffar ve ey
günahkarların hata ve isyanlarını setreden Settar!

41. Ey her iş Kendisinde başlayıp yine kendisinde biten.. ey Kendisinden başka mabud ve
hakikî maksud bulunmayan ve kainatın bütün unsurları bir ve tek olduğuna apaçık delalet
eden Yüce Rabbimiz!
Senden iman‐ı kâmil, yakin‐i tâm, ihlâs‐ı etemm, tevbe‐i nasûh, bütün günahlardan
bağışlanma, vuslat yollarını açacak bir marifet ufku ve zahir ve batın duygularımızı
aydınlatacak genişlikte bir nur istiyoruz.
Sana başkaldırma manasına gelen her türlü isyandan, günahtan ve Senin, sevip hoşnut
olmadığın çirkin durumların kirletici atmosferinden bizi kurtarmanı diliyoruz. İzin ve
müsaadesi olmadan hiçbir güç, kuvvet ve hareketin meydana gelemeyeceği Yüceler Yücesi!
Sonsuz güç ve kudretin yüzü suyu hürmetine bize vadettiğin hayırların nüzûlünü yine Senden
bekliyoruz. İnzar ettiğin bütün şerleri de yine Senin o sonsuz kudretine dayanarak savmaya
çalışıyoruz. Ey nihayetsiz merhamet sahibi Rahman, ne olur, bizi muhafaza, görüp gözetme
ve koruma atmosferine al; hıfzının, sıyanetinin seralarıyla çepeçevre kuşat.

42. Ey her şeyin zimamı yed‐i kudretinde bulunan Yüce Rabbimiz! Biz zayıf ve âciz kullarını,
olmuş ya da olması muhtemel her türlü tehlikeli durumlardan ve Senin sevip razı olmadığın
bütün hâllerden, fikir sapmalarından ve düşünce bozukluklarından muhafaza buyur..
ululuğunun nurunu insî, cinnî şeytanların ve durmadan kötülüğü salık veren nefs‐i
emmarenin şerleriyle bizim aramızda perde yap!
Rabbimiz! Bütün günahlardan ve o günahlara götüren yollara düşmekten yine Senin rahmet
ve inayet iklimine sığınıyoruz. Münezzeh ve mualla yakınlığını lütfederek payeler üstü
payelere erdirdiğin kurbet kahramanlarına hatırlattığın hakikatleri, hata, günah ve isyan
mülahazaları zihinlerimize hücum etmeden önce, bize de hatırlat ve sakındırıp menettiğin ne
varsa hepsini bize çirkin göster; onların yalancı tatlarını kalblerimizden izale buyur!

43. Ey recâ kapısının biricik sahibi.. ey bütün ümit ve beklentilerin yegâne mercii! Gönülden
istediğimiz şeylerin tahakkuku hakkındaki recâmızla sadece Sana teveccüh ediyoruz;
beklentilerimizi dua kabul buyur.. af ve cömertlik denizinden üzerimize sağanak sağanak
rahmet yağdır, yağdır ki Senin huzur bahşeden huzuruna emniyet ve selamet içinde
varabilelim. Bütün lezzetleri acılaştıran ölüm değişik zorluklarıyla gelip çattığında, kabirde,
topyekün niyet ve amellerin ortaya döküldüğü hesap gününde, sevenlerin sevdiklerine
davrandığı gibi, Sen de bize re’fet ve şefkatinle muamelede bulun.. rahmetine her zaman
muhtaç bu fakir kullarını, mahşer gününün ve amellerin teraziye konulup tartıldığı ânın sıkıntı
ve kederlerinden yine merhametinle ferahlandır.. bütün varlığı çepeçevre kuşatan şefkatinle
ve bitip tükenmek bilmeyen iyilik hazinenle bizleri de sarıp sarmala!

44. Allahım! Evvel Sen, Âhir Sen, Zâhir Sen, Bâtın Sen, her şeyin ilmi nezdinde olan yegâne
Alîm de Sensin. Bahtına düştük, ne olur, Doğu ile Batıyı birbirinden uzak tuttuğun gibi, inadı,
lüzumsuz yere ısrarı ve arzularına uymak suretiyle İblis ve avenesine benzemeyi de bizden
fersah fersah uzak kıl. Bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz günahları, Senin mukaddes
sevgine mazhar olmuş kullarının günahları (gibi) kabul et.. Senin inayetinle bizden sadır
olmuş şayet bir kısım hasenât varsa, onları da kendi hata ve kusurlarıyla Senin sevginden
mahrum kalmışların hasenatı gibi değerlendirme.. âkıbetimizi ihlâsa mazhar olmuş kullarının
akıbeti gibi eyle.. ümid ettiğimiz hususlarda da bizi haybet ve hüsrana uğratma, ey her
isteyene veren ve Kendisi’ni ihsanda bulunmaktan hiçbir şeyin engelleyemediği lütuf ve
kerem Sahibi...

45. Ey hem dünyada hem de ukbada bitip tükenme bilmeyen hazinelerin sahibi.. ey ihsan ve
atâsıyla bütün âlemleri kuşatan yüce Rab! (Mukaddes ve bereketli) hazinelerinin kapılarını
bize de aç.. teveccüh buyur ve nezdinden hususi bir nurla simalarımızı, sinelerimizi pür‐nur
eyle.. Sana yaklaştırmayan ve Senden uzaklaştıran masiva adına ne varsa hepsini tecellilerinin
şualarıyla gönlümüzden çıkar.. çıkar ki kalbimizde sadece Senin sevip hoşnut olduğun şeylere
karşı arzu ve iştiyak kalsın. Her dem tazelenen sürpriz eltâf‐ı sübhaniyenle biz muhtaç
kullarını sarıp sarmala.. maiyyetini içimize öyle duyur ki onunla Senden başka her şeye karşı
müstağni kalabilelim.
Ve ey Rabbimiz! Mukarrebîn ve ebrara nimetlerini sağanak sağanak yağdırdığın gibi bize de
bol bol iyilik ve cömertlikte bulun!

46. Allahım! Senden, yerde ve gökteki bütün kullarının kalblerinde bizim için bir sevgi zemini
hazırlamanı diliyoruz. Nezdinde armağanların en güzeli olan kurbet payesine mazhar olmuş
enbiya ve mürselîne teveccühte bulunduğun gibi bizi de teveccüh ve hüsn ü kabul
mevhibelerinle donat.. bizimle cinnî ve insî şeytanların; şu geçici dünya hayatında, onların
saptırma, dalâlet yollarına çekme, tesvîl (ayartma) ve tezyîn (süslü gösterme) arzularının
arasını meşrık ve mağrip arasındaki mesafe kadar uzak tut!
Rabbimiz! Kapında durup acz u farkla beraber reca duygusuyla dilendiğimiz şeyleri bize
lutfedeceğine inanıyoruz. Sen, Raûf ve Rahîm’sin; ne olur, umduklarımızı boşa çıkarma!

47. Rabbimiz! Bizim için de nezdindeki hazinelerin kilitlerini açmanı ve esrar‐ı rubûbiyetinin
perdelerini aralamanı dileniyoruz. Bize ulûhiyetinin esrarıyla teveccühte bulun.. azamet ve
kibriyanla öyle tecelli et ki, gönül gözlerimiz Seni unutup da kendimize ve masivaya
takılmaktan kurtulsun.. nurunun şualarıyla bütün cismanî meyillerimizi siliver, siliver de
hayvaniyetimize bakan yönüyle keyfiyet ve kemiyet darlığına dûçar kalmayalım.
Ey Rabbimiz! Biz âciz, zayıf, garip ve muhtaç kullarına rahmaniyetin, rahîmiyetin, inayet ve
riayetinle nazar kılmanı istiyoruz. Ne olur, Senin ulu dergâhına yönelen şu derbeder gönülleri
boş çevirme!

48. Ey güzel isimlerinden birisi de ‘Mü’min’ olan ve kullarına her zaman emniyet va’deden
Yüceler Yücesi Rabbimiz! Biz âciz kullarını da korktuklarımızdan emin eyle.. ihtiyacımız olan
şeyleri lutfet.. bizi, ihsan ü atân ile lütuflara boğduktan sonra onlardan mahrum etmek
suretiyle cezalandırma...
Allahım! Senden hoşnutluğunu talep ediyoruz. Bir kere ‘Ben sizden razı oldum’ dedikten
sonra, ne olur daha bize gazabınla muamele etme.. hadiselerin mahiyet‐i nefsi’l‐emriyelerine
muttali olabileceğimiz şekilde gözlerimizi hakka’l‐yakîn ufkuna aç.. bizi tevekkül ve teslim
mevhibelerinle öyle donat ki, sadece Sana karşı mehafet ve mehabet hisleriyle dolalım;
dolalım da Senden başka hiç kimseye karşı bir korkumuz olmasın.. başka yerlere değil, sadece
Senin ulu dergahına yönelelim ve başka kapılarda değil yalnızca Senin kapında dilencilikte
bulunalım.
Ya Râb! Senin hududu olmayan merhametine sığınıyor ve “bazı yüzlerin ağardığı, bazılarının
da karardığı” o dehşetli mahşer gününde bizi yüzü ağaranlardan eylemeni ve ebrar ve
mukarrebînin seyyidi olan Efendiler Efendisi’nin sancağı altında biraraya gelen dostlarının
arasına almanı diliyoruz.

49. Ey ululardan ulu Rabbimiz! Bizi, Senin azamet ve ululuğun karşısında kulluk hakikatini
kavramış, yüzü her zaman yerde olan kullarından eyle.. buudları ölçülemeyecek kadar geniş
olan ihsan ü atâ hazinelerinden ve hadd ü hesabı olmayan bereket kaynağı fazlından bize de
bol bol lütufta bulun!
Ey her şeyin yegâne sahibi yüce Rabbimiz! Dostluğunla şerefyab kılarak lütufta bulunduğun
kulların gibi, bize de teveccühte bulun; Sana düşmanlık edenleri mahrum ettiğin şekilde bizi
de nimetlerinden mahrum etme; Sen mü’minlerin dostu ve yardımcısı, Senden talepte
bulunanların isteklerini is’af eden biricik kerem sahibisin! Zaten Senin keremin sadece hâlis
müminlere, teveccühün de ebrar ve mukarrebîne mahsus değildir; Sen her şeyi kuşatan
rahmetinle dilediğini ihsan ve ikrama boğarsın... Evet, Sen lütuflarında sınır olmayan
cömertler cömerdi, kullarının bütün ihtiyaçlarını görüp onları başkalarına el açma zilletinden
kurtaran Ganiy‐yi Hakîkî ve merhamet şualarıyla bütün varlığı sarıp sarmalayan yüceler
yücesi Rahîm ü Aliyy’sin.

50. Ey rahmetiyle bütün mevcudatı kuşatan Rabbimiz! Bize ve bütün müslümanlara
merhametinle muamelede bulun.. Sana uzaklığın mahrumiyetini yaşatma.. bizi salih
kullarından ayırma.. hâlimize acı da, bizi ne nefsimizle ne de Senden uzaklaştıracak herhangi
bir şeyle göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa başbaşa bırakma.. yardımcımız, koruyanımız ol
ve bizi nusretinle te’yid buyur; buyur ki Sen koruyanların en güzelisin ve Senin gücünü aşkın
hiçbir şey yoktur.
Rabbimiz! Önümüzden, arkamızdan, sağımızdan ve solumuzdan gelebilecek bütün
tehlikelerden bizi muhafaza buyur.. açığıyla‐gizlisiyle, büyüğüyle‐küçüğüyle her türlü şirkten
ve şirk şaibesinden emin eyle.. bizden yüz çevirme.. bize şefkat ve re’fetinle teveccühte
bulun.. rızıkların en güzeli olan mağfiretinle bizi yarlığa ve iyilik düşüncesine kilitlenmiş salih
kullarından eyle!

51. Allahım! Semi’ ve Alîmsin, her sesi işiten ve ilmiyle her şeyi kuşatan yalnız Sensin; Sen
yakarışlarımızı da duyar, gizli‐açık bütün hâllerimizi de bilirsin. Dualarımızı kabul buyur ve
beklentilerimizi boşa çıkarma.. ihtiyaçlarımızı gider ve ne olur bize terkedilmişlik hüsranını
yaşatma!
Rabbimiz! Senden Cennetini dileniyoruz. Ona yaklaştıracak kavlî ve fiilî amelleri işlemeye bizi
muvaffak kıl. Cennetini istediğimiz gibi rızanı da arzuluyoruz; rahmetinle ve fazlınla muamele
buyur da bizi Senin hoşnutluğunu kazanmış bahtiyarlardan eyle! Bize imanın hakikatini yakîn
derecesinde öyle duyur ki, sadece Senin mehabetini duyalım ve haşyet duygumuz da yalnızca
Sana karşı olsun!
Rabbimiz! Bizi korktuklarımızdan emin eyle ve duamıza icabette bulunarak istediklerimizi
ihsan et. Kıymetlerini bilemediğimiz için hiç ihtiyaç hissetmediğimiz ve rahmet hazinenden
dilenmediğimiz nimetleri bile bize lutfeden Cömertler Cömerdi! İşte şimdi, ihtiyacımız olan
şeyleri Senden dileniyoruz. Verenlerin en güzeli Sensin ve biz de Senin nezd‐i rububiyetinden
gelecek lütuflara her zaman muhtacız.

52. Allahım! Senden bizi hep hidayet üzere yaşatmanı ve takva duygusu ile dopdolu hâle
getirmeni dileniyoruz. Nefislerimizin içimize akıtabileceği her türlü şer düşüncesinden,
Seninle aramıza girip perde olabilecek ve bizi Habîbinin yolundan alıkoyabilecek bütün
manilerden de yine Sana sığınıyoruz.
Rabbimiz! Kalblerimizi topyekün şüphe, şehvet, gaflet ve nefsanî hazların kirlerinden arındır
ve bizi her hâliyle örnek seçkin kullarından eyle.. gönlümüzü, dilimizi zikir ve şükür hisleriyle,
hamd ü sena sözleriyle doldur; doldur da bütün latifelerimizle dipdiri hâle gelelim.
Ya Rab! Ruhlarımızı rıza makamına yükselt ve bizi hep kalb ve ruhun yüce ufuklarında gezdir!

53. Ey her şeyi bilen Alîm Rabbimiz! Bizi nezd‐i uluhiyetinden göndereceğin ilham
hüzmeleriyle doyur! Ve ey kullarını cezalandırmakta acele etmeyen hilm sahibi Halîm
Rabbimiz! Bu tahammülü az kullarını, sinelerini sabr‐ı cemille doldurmak suretiyle teyîd
buyur! Ve ey yaptığı bütün işlerinde sayılamayacak kadar hikmetler bulunan Hakîm Rab!
Yakîne susamış şu kullarının kapalı gözlerini de icraatındaki yüce ve derin hikmetlere aç!
Ya Hayy u ya Kayyum! Ey gerçek hayatın Sahibi ve her şeyin varlık ve devamı Kendisine
muhtaç bulunan Rabb‐i Rahîm! Vicdanlarımızda sürekli Zat‐ı Akdesini yâd etmeye bizi
muvaffak kıl ve bütün latifelerimizi zikrinle ihya buyur.. bir an bile olsa doğruluktan ve doğru
yoldan bizi cüdâ düşürme!

Allahım! Ağaçların dallarına asılı yapraklara ve meyvelere varana kadar kainatta dönüp duran
bütün hâdiseler.. insanların içlerinde gezip dolaşan hayaller, düşünceler.. sır ve hafîlerdeki
dereceler... bunların hepsi sadece Senin deymûmiyetin ve kayyûmiyetinle (nihayet ve
yeniden oluş gibi hallerden münezzeh, ezelden ebede dâim, kâim ve bâkî bulunmanla)
olmaktadır. Onların tamamı Senin varlığına ve birliğine şahit, müşahitler için de birer
delildirler. Hepsi Senin emrin, teshirin ve evirip çevirmenle varlığı tatmaktadır. Ya Rab! Ne
olur, bizim matlubumuzu ve maksudumuzu da teshir buyur; Senin ulu adını ve hakkın sesinisoluğunu
cihanın dört bir bucağında i’lâ etmek olan maksudumuzu.

54. Ya Rab! Sen lütufta bulunanların en güzelisin; bizi de umduklarımıza nâil eylemeni
istirham ediyoruz. Başlarımızdan aşağıya sağanak sağanak yağdırdığın nimetlerden dolayı
evvel‐âhir bütün hamd ü senalar Sana, bizim gibi liyakatsiz gönülleri iman ve İslam'la
şerefyâb kıldığın için bütün minnet ve şükran hislerimiz yine Sanadır; bizi iman ve İslam'la
şereflendirdiğin gibi ihsanla ve daha ötesiyle de donatmanı diliyoruz.
Ey kudreti sonsuz olduğu gibi rahmeti de sonsuz olan biricik Rabbimiz! Biz âciz bendelerini,
ihsanda bulunduğun lütufları geri almak suretiyle ikaba maruz bırakma.. bizi de o nimetlere
karşı kör ve nankör durumuna düşmekten sıyanet buyur.. bize hoşnutluğunun mahrumiyetini
yaşatma!
Ya Rab! Ulu dergâhının önüne geldik; Sana hatalarından dolayı uzak düşüp de hatasını
anladıktan sonra içi nedametle köpüren bir ihtiyaç sahibinin lisanıyla sesleniyoruz.
Dileklerimizi de sevenlerin sevdiklerinden istemesi türünden sayacağını ümid ederiz.
Yaptığımız duaları, artık bütün bütün çaresiz kalmış muzdarr bir kulun duası gibi kabul buyur
ve nezd‐i uluhiyetine yakınlık gibi payeler üstü bir payeyle taltif ettiğin kullarının gözlerindeki
hicabı kaldırdığın gibi, Hak ve hakikatle bizim aramıza girmiş perdeleri de kaldır!

55. Ey merhameti sonsuz Rabbimiz! Bizim ve cihanın dört bir bucağındaki bütün kullarının
sinelerini imana ve İslam'a açmanı; hakikat ile aramıza giren bütün perdeleri de kaldırmanı
diliyoruz.
Rabbimiz! Şayet, Senin bu masum kullarına düşmanlık duygularıyla oturup kalkanların hakkı,
hakikati tanıyıp hidayete ermelerini murad buyuruyorsan, onları en kısa zamanda sırat‐ı
müstakîme ulaştır; kalblerini iman ve İslam istikametinde yumuşat ve hem bizi hem de onları
razı ve hoşnut olduğun amelleri işlemeye muvaffak eyle!
Ey kudreti sonsuz ulu Rabbimiz! Yüce dinini bugün de bir kere daha yücelt.. müslümanları
nusretinle te'yîd buyur.. bizim ve inanan kardeşlerimizin mağlubiyeti için gayret gösterenleri,
bu menfur isteklerinde fiyaskoya uğrat.. boyunlarındaki tasmayı, ayaklarındaki prangayı
kulluklarının en büyük alâmeti sayan bu âciz ve fakir kullarını, kardeşlerimizi ve
arkadaşlarımızı da azîz kıl ve tutup kaldır!

56. Kerem ve cömertliğine hudut olmayan yüce Allahımız! Senden, lütuf sağanağınla bizleri
de sırılsıklam hâle getirmeni.. kullarının kalblerini bizim Sana iman ve teslimiyetten nebeân
eden duygu ve düşüncemize yönlendirmeni.. biz zayıf ve muhtaç kullarını muhafaza ve
himayen altına almanı.. Hayy ve Muhyî ism‐i celîllerinden gelen nurlarla ölmeye yüz tutmuş
gönüllerimize hayat üflemeni.. nezd‐i ulûhiyetinden ekstra bir armağan olarak göndereceğin
ilm‐i ledün ile bilip duyma, duyup tanıma ve marifet ufkumuzu genişletmeni.. Senin nâm‐ı
celîlini dünyadaki her yüreğe duyurma istikametinde didinip duran kullarına rahmetinle
muamelede bulunarak açılım üstüne açılımlar nasip etmeni ve kerem kapını bizler için de
ardına kadar açmanı diliyoruz.
Rabbimiz! Bahtına düştük; ne olur, hep düşe‐kalka sendeleyerek yürüyen ve ruhları itibariyle
bir paçavraya dönüşme tehlikesiyle her zaman karşı karşıya bulunan bu mücrim kullarını
takva elbisesi, ihsan urbası, muhabbet ve kurb tacıyla zinetlendir! Sana müştak âşık kullarının
başka her şeye kapandıkları gibi, Sen de bizim dışımızı ve içimizi, Cânân mülahazası dışındaki
bütün fiil, duygu, düşünce ve hayallerden tecrîd eyle! Sevmediğin ve razı olmadığın ne kadar
şey varsa, onların hepsinin dar mahpeslerinden bizleri kurtar!

57. Ey bilinmesi gerektiği ölçüde bilmekten fersah fersah uzak bulunduğumuz yüce Rabbimiz!
Bizi marifet denizinin derinliklerine daldır; daldır ki, kalblerimiz saffet bulsun, yolumuzun
sonu da vuslat olsun! Bizi nurunla rızıklandır.. şek ve şüphenin karanlık vadilerinden
uzaklaştır.. zahirimizi ve batınımızı ilahî inayetinle te'yîd buyur ve bizi cismaniyetinin altında
kalıp da ezilenlerin elîm akıbetine maruz bırakma!
Ey kullarının dualarına her zaman mukabelede bulunan yüceler yücesi Rab! Bizim dualarımızı
da kabul et.. bizi dünyada da, ukbada da kaybedenlerden eyleme.. her türlü bela ve
musibetlerden sıyanet buyur ve umduklarımızın ötesinde sürpriz lütuflarınla sevindir!

58. Rabbimiz! Biz yoktuk; Sen varettin. Fakat biz kendimize zulmettik, zulmettik de olmadık
günahlar irtikap ettik, mesavîye girdik, Senin asla hoşnut olmayacağın vadilerde dolaştık.
Ey Rab! Şimdi bütün bunları yüce huzurunda itiraf ediyoruz. Şayet bizi affeder ve bağışlarsan
–Sen de biliyorsun ki– Sen'in mülkünden hiçbir şey eksilmeyecektir. Bize azap edersen, o
zaman da saltanatında bir ziyade olmayacaktır.
Ey Kendini her kelamının evvelinde Rahman ve Rahîm diye tavsif buyuran Merhametliler
Merhametlisi Rab! Sen dilersen bizden başka azap edecek başkalarını bulabilirsin. Ya biz!
Senden başka merhamet edecek birisini asla bulamayız. (Öyleyse) rahmetinle muamelede
bulun ve bize merhamet buyur, ey Rahîm ü Vedûd!

59. Rabbimiz! Günahlarımızdan ve hatalarımızdan dolayı bize azap etme! Senin azabına
uğrayarak helak olmaktan dolayı tir tir titriyoruz; bahtına düştük, ne olur, bizi azabından koru
ve bize hem dünyada hem de âhirette afv ü âfiyet ver.
Ey yüceler yücesi Allahımız! Senin kapından başka sığınacak yerleri olmayan biz muhtaç
kullarını içine yuvarlandığımız bir takım yakışıksız amellerden dolayı muâhaze etme.. dönüp
dolaşıp San'a gönül bağlamış kullarına musallat olmak isteyen vatan, millet, insanlık ve din
düşmanlarına fırsat verme.. bizi hem Senin hem de yüce habibin Hazreti Muhammed (aleyhi
efdalüssalavât ve ekmelüttahiyyât)’ın asla dokunulamayan ve zarar verilemeyen himayene
dâhil eyle ve yürüdüğümüz yolumuzu her biri birer takva âbidesi haline gelmiş müttakî
önderlerin yollarıyla birleştir.
Ey ihsanda bulunup kullarını mevhibeleriyle donatmakla hazinelerinden hiçbir şey eksik
olmayan yüce Rabbimiz! Bizi de günahların zarar veremeyeceği sağlamlıkta bir sadakat,
yüzünü sadece Sana çevirmekle huzur bulan bir kalb ve yalnızca Cemal‐i bâ‐kemaline
ulaşmakla itmi'nana erecek bir ‘sır' ile donatmanı istiyoruz.

60. Ey Yüceler Yücesi Rab! İşte yine Senin kalblere inşirah salan huzuruna geldik. Sana
teveccüh ediyor, mukaddes iklimine sığınıyor ve teveccühümüze teveccühle hem de
teveccüh‐ü tâmm ile mukabelede bulunmanı dileniyoruz. Bize aksine ihtimal verilmeyecek
kadar güçlü ve olgun bir iman; hiçbir şirk şaibesiyle bulanmamış berrak bir tevhid telakkisi
lütuf buyur. Kalblerimizi, Senin için sevilenler dışında zerresi bile Senden başkasına tahsis
edilmemiş dupduru bir sevgiyle donat. Vicdanlarımızı kusursuz, pâk ve her hususta noksansız
bulunduğun mülahazasına bağlanmış ve Zat‐ı zülcelaline isnad edilmesinden hoşnut
olmayacağın sıfatlardan azade kalmış bir takdis düşüncesiyle mamur kıl.. ve iyilik
mülahazasına kilitlenmiş mukarreb kullarına ihsanda bulunduğun gibi bize de topyekün
günah, hata, masiyet, batıl mülahaza ve hiçbir sağlam esasa dayanmayan kuruntulardan
kurtulma yolları ihsan et!

61. Ya Rab! Senin kudretin her şeye yetecek kadar ulu, nimetlerin de bütün varlığı kuşatacak
kadar umumîdir. Bizi de rububiyetinin nurları ve uluhiyetinin esrarıyla çepeçevre
sarmalamanı dileniyoruz. Rahman ve Rahîm isimlerinin hürmetine bu muhtaç kullarını da
rahmaniyet ve rahîmiyetinle te’yîd buyur. Senin dostluğuna her şeyden daha fazla ihtiyacı
olan bendelerini üns ikliminin re’fet ve nurundan mahrum eyleme; eyleme ki, sübuhât‐ı
esmaiye ve sıfatiyende biz de eriyip tükenelim. Varlığını vicdanlarımıza duyur ve gönüllerimizi
marifet‐i tâmme ile öyle bir doyur ki, Seni daha iyi tanımaya vesile olabilecek ne kadar
malumat varsa hepsinin inceliklerine ve derinliklerine biz de muttali olabilelim. Ya Rab! Sen
cömertliğine hudut olmayan yegâne Cevâd‐ı Kerîm ve rahmetinin sınırları hayal bile
edilemeyen biricik Rabb‐i Rahîmsin! Ne olur, ihsanlarından bu kapı kullarını da mahrum etme
ve nimetlerinle bizi de şâd ve mesrur eyle!

62. Yüce Allahım! Sen Zatıyla kâim olup başkasına muhtaç olmayan yegâne varlıksın ve
Senden başka her şey Senin kayyumiyetine (ayakta tutmana) muhtaçtır. Yine Sen sıfât‐ı
sübhaniyen (mukaddes ve münezzeh sıfatların) ile her şeyi kuşatansın ve bütün kevn ü âlem
Senin bu ihata dairen içinde bulunmaktadır. Esma‐i hüsnası (güzel isimleri) ile kainat üzerinde
tecellilerde bulunan ve bütün eşya, tecellilerinin değişik karelerinden ibaret olan Zat‐ı Ecell‐i
A’lâ da Sensin.
Rabbimiz! Bizi nezdinden göndereceğin bir ruh ve Senin muhabbetine ulaştıracak bir
marifetle te’yîd buyur.. kalbimizde dolaylı ya da doğrudan Sen’in rızana
ulaştırmayan/ulaştırmayacak olan sevgiler varsa onları da sil süpür.. tatmak, görmek gibi
havâss‐ı zâhiremizi, hayal, hafıza gibi havâss‐ı bâtınamızı ve kalbe bağlı duyularımızı, Senin
emrine muhalefetten muhafaza eyle!
Rabbimiz! Bütün bunları dilenirken yine Senin gazabından rızana sığınıyor, cezalandırmandan
rahmaniyet ve rahîmiyetine iltica ediyoruz; ne olur, göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa bizi
nefislerimizle başbaşa bırakma!

63. Rabbimiz! Senin fikr ü zikrinden uzaklaştıracak ne kadar meşguliyet varsa onların
hepsinden bizi uzak tut.. bu acz ü fakr içindeki kullarını hiçkimseye muhtaç olmayacağımız,
başka hiçbir kapının önünde el açmak sefaletine düşmeyeceğimiz ölçüde fevkaladeden
lütuflarınla zenginleştir; zenginleştir Ya Rab, zira gerçekte veren yalnız Sensin, biz ise Senin
kapının önünde bir “nigâh‐ı âşina” bekleyip duran kapıkullarıyız.
Merhameti sonsuz yüce Rabbimiz! Sinelerimize inşirah salmanı, yolumuzu, peygamberan‐ı
izamın, sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin yolu eylemini istirham ediyoruz. Sen her şeye gücü
yeten, her istediğini gerçekleştiren ve yakarışlara mukabelede bulunmak şanına çok yakışan
yegâne Zatsın; ne olur, bizim dualarımıza da icabet eyle ve sağımızdan‐solumuzdan,
önümüzden‐arkamızdan, üstümüzden‐altımızdan gelebilecek bütün tehlikelerden ve Senin
azabına uğramaktan; aynı zamanda bunların hasıl edeceği korku, gam ve kederden de
sıyanet buyur!
Ey isteyenlere cevap veren ve dua dua yalvaranların dualarını kabul buyuran Yüceler Yücesi
Rab! Bizim niyazlarımızı da kabul buyur.. kinle, nefretle oturup kalkan ve hep düşmanlık
duygularıyla köpüren imansız ve amansızlara karşı yardımcımız ol.. bir de üzerimizden sekine
bulutlarını hiç eksik etme, etme ki, Senden başka kimseye karşı hiçbir korkumuz, hiçkimseden
de en küçük bir beklentimiz kalmasın!

64. Ey her zaman kullarına rahmet ve merhametiyle muamele eden Yüce Allahımız! Senden
bu düşkün kullarına da merhamet edip bizi de iman‐ı kâmil ve marifet‐i tâmme ile donatmanı
dileniyoruz. Sinelerimizde, Senin azamet ve ululuğunun hakkı olan hürmete kaynak teşkil
edebilecek mehâbet, mehâfet ve vuslata karşı şevk ü iştiyak hislerini uyaracak yegâne Zat
Sensin! Ne olur, bu lütuflarından bizi mahrum bırakma! Bizleri razı ve hoşnut olacağın
amellere muvaffak kıl.. taklide takılmayarak kendi iman binasını kendi cehd ü gayretiyle
ikame eden, bu imanın tabiî bir neticesi olarak da yaptıklarını hep arızasız ve kusursuz olarak
yerine getiren ve haklarında yerde‐gökte ‘vüdd'/sevgi vaz'ettiğin kullarından eyle.. sadakatı,
ihlâsı, Hak huzurunda hep hürmet içinde iki büklüm olup mütevazi davranmayı yani hudû ve
huşûu da fıtratlarımızın bir yanı hâline getir!
Ya Rab! Sen hak kelâmında ifade buyuruyorsun ki: “(Kullarım!) Bana dua edin, ben de o
dualarınıza cevap vereyim!” İşte kapıkulların olarak huzurundayız ve Sana teveccüh ediyor,
hakkımızda vereceğin hükmünü bekliyoruz. Ne olur, bahtına düştük, dualarımızı kabul
etmemek suretiyle bizi haybete dûçar kalan zavallılardan eyleme; eyleme ve Yüce Kitabında
vaadde bulunduğun gibi dualarımıza icabet eyle!

65. Ey Rabbimiz ve ey yegâne İlahımız! Zihinlerin idrakinden aciz olduğu yücelerden yüce
Zâtın, ulvî sıfatların, birbirinden güzel isimlerin hakkı için ve Efendimiz Hazreti Muhammed
Mustafa (sallallahü aleyhi vesellem) hürmetine sinelerimizi tertemiz hale getirerek pürnur
eyle.. her şeyin başı ve bütün sevgilerin de en saf, en duru kaynağı olan muhabbetine mazhar
kıl ve ‘mustafeyne'l‐ahyar' diye tavsif buyurduğun seçkinlerden seçkin kullarının evsafıyla
bizleri de donat.. her zaman ve her yerde işiten kulağımız, gören gözümüz, hisseden kalbimiz
ol ve nezdindeki ilm‐i ledünden bizleri de hissedar eyle!
Ey merhameti hayallerimizin sınırlarını aşkın Merhametliler Merhametlisi! Biz nâçar ve
kimsesiz kullarına da şefkatle muamelede bulun!
Ey bize her şeyden daha yakın bulunan Yüce Rabbimiz! Bizleri uzaklığın yakıp kavuran
soğuğundan kurtar.. bulacağını bulmuş ve başka aramalardan kurtulmuş gerçek vuslat
kahramanlarının, gezip yüzmeden sıyrılmış temkin erlerinin zümresine bizi de dâhil eyle..
lâhut âleminin ferah‐feza ikliminin kapılarını bu müştak kulların için de arala.. hidayet tacıyla
taçlandırarak himayene al ve sevip hoşnut olduğun kullarını her zaman muhafaza
buyurduğun gibi bizi de koruyup kolla!

66. Allahım! Bütün eşyadan önce var olan Evvel Sensin; Senden önce hiçbir şey yoktu. Her
şey göçüp gittikten sonra bâkî kalacak Âhir Sensin; Senden sonra hiçbir şey kalmayacaktır.
Sayısız açık delillerle varlığı meydanda olan Zâhir Sensin; Senden ayan hiçbir nesne olamaz.
Varlığının keyfiyeti gözlerden ve idrakten uzak olan Bâtın da yine Sensin; Senden başka hiçbir
şey bizzat mevcut değildir.
Allahım! Seninle aramıza –göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa– hiçbir engelin girmesine
fırsat verme ve bizi hiçbir zaman huzurundan kovma! Bize –bizim istihkakımıza göre değil de–
Senin keremine yakışır bir şekilde muamelede bulun. Ne olur, işlediğimiz günahlardan dolayı
bizi azaba uğratma!
Ya Rab! Bu muhtaç ve müştak kullarına muhabbetinin halavetini tattır da, sinelerimiz inşiraha
ersin.. marifetinin nurlarıyla zâhir‐bâtın bütün latîfelerimizi öyle aydınlat ki, kalblerimiz bir
kez daha hayat bulsun.. gönüllerimizi esmâ‐i hüsnânın ve sıfât‐ı sübhâniyenin ziyasıyla tenvir
buyur ve bizi Yüce Nebi’nin sünnetini ihya edebileceğimiz kıvamda faydalı bir ilimle
rızıklandır!
Rabbimiz! Bütün bunlara mazhar olabilmek için Senin rahmet ve merhametine iltica ediyor;
havl ve kuvvetine sığınıyoruz.. Sana, Senin yüce dinine ve sevgili kullarına karşı kin ve gayzla
köpürüp duran insafsız ve vicdansızları da yine Sana havale ediyoruz!

67. Ey yücelerden yüce Sultanımız! Senden, ulu ve münezzeh Zâtının nurlarıyla kalblerimizi
ulvî hakîkatlere açmanı dileniyoruz. Salih kullarını aynı zamanda birer idrak ve anlayış
kahramanı haline getirdiğin gibi bizi de nezd‐i ulûhiyetinden göndereceğin marifet vesilesi
ilimle donat ve idrak ufku açık kullarından eyle.. dostlarının duyuş ve görüş hislerini nasıl
inkişaf ettirmişsen, bizleri de öyle, sadece Seni görüp Seni duyan ve başka şeylere bakarken
de yine Senin işaret ve emir buyurduğun çerçevede bakan bahtiyar kullardan kıl!
Ey Mevlâ‐yı Müteâl! Gelip Sana ulaşan yolları biz şaşkın kullarına da göster.. fazlınla işlerimizi
kolaylaştır ve bizi başka değil sadece –libasların en hayırlısı olan– takva elbisesiyle
zinetlendir. Bütün bunları Sen’den diliyoruz Ya Rabbenâ; dileniyoruz, çünkü Sen her şeye
gücü yeten, kudreti sonsuz yegane zâtsın.
Rabbimiz! Ne olur, bize de rahmet, şefkat ve merhametinle muamelede bulun; bulun da her
türlü tasa, gam ve darlıktan çıkış yolları nasip eyle!

68. Ey merhameti sonsuz Yüce Rabbimiz! Biz âciz ve pürkusur kullarını Senin sevmediğin ve
hoşnut olmadığın vadilerde dolaşmaktan muhafaza buyur.. Senin yüce nezdinde mâlâyaniyat
sayılan ne kadar meşguliyet varsa bizi onlardan uzak tut.. ne şekilde ârız olursa olsun, bütün
bulanık düşüncelerden ve kirli hayallerden de zihnimizi ve kalbimizi koru.. enbiyâ ve mürselîn
efendilerimizi donattığın gibi, onların yollarından yürümeye azmetmiş bu muhtaç bendelerini
de değişik ve sürpriz mevhibelerinle donat!
Ey her şeye gücü yeten ve kullarına onların şah damarından daha yakın olan Rabbimiz!
Gidecek başka hiçbir kapısı olmayan ve işlerini yoluna koyabilecek yegâne güç ve kuvvet
sahibi olarak sadece Seni bilip Seni tanıyan bir düzine çaresiz yine kapına geldik ve yine bize
yardımcı olmanı diliyoruz. Ne olur, bizi göz açıp kapayıncaya kadar hatta daha az bir zamanda
bile nefsimizle başbaşa bırakma.. nurunla tecellî buyurup, Sana ulaşan yolları bize de göster..
fazlınla bizi öyle çepeçevre kuşat ve öyle iğnâ buyur ki, Senden başka hiçbir kimseye en ufak
bir ihtiyacımız kalmasın; kalmasın da Senin hakîkî dostların gibi biz de her zaman başkalarına
karşı müstağnî yaşayabilelim.
Ya Rab! Sana dilbeste olmuş ve Rasûlünü gönülden tasdik etmiş şu kullarını Yüce Nebî’nin
risalet davasını omuzlamaya muktedir sâbit kadem insanlar haline getir.. getir ki, ufkumuzu
Sadece Senin nâm‐ı celîlini ve Rasûlünün yâd‐ı cemilini âfâk‐ı âleme ulaştırma gaye‐i hayali
tutsun ve kalbimiz yüce dinine hizmet etme düşüncesinden başka bütün yüklerden kurtulsun.
Aynı zamanda bizi bu ağır ve zor yolda inayetinle takviye buyur, buyur ki Senin işaret ettiğin
istikâmette yürümeye muvaffak olabilelim.. bâtın ve zahirimizi, sevdiğin kullarının evsâf‐ı
hasenesi ve nezd‐i uluhiyetinde hoşnutluğa mazhar olmuş amelleriyle güzelleştir.. ulûhiyet ve
rubûbiyetinin esrârından bizim üzerimize de sağanak sağanak yağdır!

69. Ya Rabbena ve Ya İlahena! İçler acısı hâlimize merhamet buyurup bize de re’fet ve lütufla
muamelede bulunmanı ümid ediyor ve diliyoruz. Sana iman etmiş insanlar olmanın izzetini
bizim gönüllerimize de duyur! İçine düştüğümüz bir kısım yakışıksız fiillerden dolayı bizi
muâheze etmemen ve taksîratımızdan dolayı cezalandırmaman evvel‐âhir niyazımızdır. Sen
dilediğini yapmaya muktedir yegane Zât, biz ise Senin bir kısım günahkar kullarınız; ne olur,
cismaniyetin ve hayvaniyetin kirlerinden bizleri de arındır ve sâlih kullarını hususî inayet ve
sıyanetinle nasıl te’yîd buyurmuşsan bizi de öyle tutup destekle! Nezd‐i ulûhiyetinden
göndereceğin fevkalade ve sürpriz tecellilerle ölmeye yüz tutmuş kalblerimizi ve sönmek
üzere olan ruhlarımızı ihya buyur.. maddî‐manevî hastalıklarımıza şifa ihsan et.. sinelerimizi
paklaştır, gönüllerimizi pür nur eyle.. hâlimizi salaha erdir; hem öyle erdir ki, ey biricik
Mevlamız ve biricik Seyyidimiz, içimizde sadece sâlih düşünceler kalsın ve kalblerimiz fâsit
bütün mülahazalardan, hatta onların kırıntılarından bile sıyrılsın!
Rabbimiz! Yüce katından öyle bir rida ile biz muhtaç ve müştak kullarını giydir ki, şeytanların
ve durma dinlenme bilmeden hep kötülüğü emredip duran nefs‐i emmarenin zararlarından
emin olabilelim!

70. Yâ İlahenâ ve Ya Rabbenâ! Kalb gözü açık olanların bütün eşyada ayan‐beyan görebileceği
Zâhir Sen, gayblar gaybı Bâtın Sen, dillerde vird ü zeban Sen, esmâ‐i hüsnasıyla malum, sıfât‐ı
ulyâsıyla maruf da yine Sensin. Senden zâhirimizi tertemiz hale getirmeni ve batınımızı da
nûrânîlerin içleri gibi tenvîr buyurmanı diliyoruz. Bizim yanımızda ol, aleyhimizde olma..
işlerimizi yoluna koy.. sevip hoşnut olmadığın ne kadar kötü haslet ve ne kadar çirkin
davranış varsa onların hepsiyle bizim aramızı –doğu batı arası kadar– uzak tut!
Ey yücelerden yüce ve kullarına onların şah damarlarından daha yakın Rabbimiz! Bizim
Senden uzaklığımızı düşünüp Sana avazımız çıktığı kadar yüksek sesle nida ediyor ve yine
Senin bize yakınlığını mülahazaya alarak da fısıltı halinde münacaatta bulunuyoruz. Ne olur,
bahtına düştük, bizi sâlih ameller işlemeye muvaffak kıl; nebîleri, sıddıkları, şehitleri ve daha
başka mukarreb kullarını Kendine yakınlaştırdığın gibi biz âciz ve muhtaç kullarını da
yakınlaştır!

71. Ey hem kudretine hem de merhametine hudut olmayan biricik Rabbimiz! Senden nezd‐i
ulûhiyetinden göndereceğin mukaddes bir ruhla sinelerimizi tertemiz hale getirmeni,
basiretlerimizi keskinleştirmeni ve önlerindeki perdeleri kaldırarak mükaşefe yollarını bizim
için de açmanı diliyoruz. Ne olur, Senin büyüklüğüne layık feth‐i mübînleri bizim için de
müyesser kıl ve yüce katından lütuf buyuracağın ilm‐i ledün ve rahmanî tecellîlerle bizim kalb
kâselerimizi de doldur!
Ey sevip hoşnut olduğu kullarını her zaman koruyup kollayan Sultanlar Sultanı! Senin hıfz u
inayetinden başka sığınacak melce’ ve dayanağı olmayan bu zayıf ve garip kullarını da,
önümüzden ve arkamızdan gelebilecek tehlikelerden sıyanet buyur; buyur ki Senin saîd
kullarından olalım ve şekavet derelerine düşmekten kurtulalım.
Ey zikrinden âciz olduğumuz biricik Mezkûr ve şükrüne tâkat getiremediğimiz yegane
Meşkûr! Bize Seni anma hususunda bir an bile fütur getirmeyecek diller, muradını anlamaya
muktedir gönüller, sağanak sağanak gönderdiğin nimetlerine karşı hamd ve şükür duygusuyla
gerilmiş zihinler ver.. sinelerimizi ilmine muvafık bilgi ve hikmet damlacıklarıyla doldur..
günahlarımızı yarlığa.. bizi, kadın erkek bütün kardeşlerimizi, Habîbinin yolunda yol
arkadaşlığı yaptığımız dostlarımızı ve yine sırf Senin hoşnutluğun için birbirimizi sevdiğimiz
kardeşlerimizi gönüllerde birer yâd‐ı cemîl haline getir ve hepimizi Naîm cennetlerinin
vârisleri kıl!

72. Ya Rab! Dünyaya, ukbâya ve bu iki diyar arasında bir geçit sayılan kabir âlemine ait
endişelerimizi emn ü emana çevir.. dualarımıza icabet et.. beslediğimiz ümitlerimizi haybet
ve hüsranla neticelendirme.. herhangi bir talep ve istek izhar etmediğimiz bir zamanda, Sen,
rahmet ve merhametinin, lütuf ve inayetinin neticesi –değerlendirilip nemalandırılmaya
açık– bir ilk mevhibe olarak bizleri varlık sahasına çıkardın; hayat nimetiyle şereflendirdin ve
bunların da ötesinde imanla, İslam’la pâyelendirdin.
Rabbimiz! İşte bir kez daha kapına geldik. Rızan istikametindeki arzu ve recalarımızı kabulle
karşılaman istikametinde içimizi Sana açıyoruz. Ne olur, salih kullarının niyazlarını kabul
buyurduğun gibi bizim dualarımızı da kabul buyur!
Ey bütün hamd ü senâların yegâne sahibi ve biricik mercii Yüce Rabbimiz! Hazinelerinden
bizlere lutfettiğin bütün nimetler, kalblerimizi donattığın tüm zînetler ve ruhlarımıza
sevdirdiğin topyekün güzellikler için biz de Sana hamd ve şükranlarımızı arzediyoruz. Bahtına
düştük, hâlimize merhamet eyle ve lütfen bu kadar ikram ü i’zaz ve ihsanda bulunduktan
sonra bunları geri almak suretiyle bizi ikab etme.. hoşnutluğundan mahrum bırakmak
suretiyle cezalandırma! Sana doğru yürüdüğümüz rıza yolunda hususî inayetinle bizi teyi’d
buyur ki, huzuruna yüzümüz ak olarak gelebilelim.

73. Yâ Rabbenâ ve Yâ İlâhenâ! Ne olur, hâlimize merhamet et.. nezdinde kurbet
kahramanlığını ihraz etmiş ve makbul kulların arasına girmiş seçkinlerin evsaf‐ı hasenesiyle
bizim ruhlarımızı da güzelleştir.. sevip hoşnut olduğun salih amelleri işlemeye bizleri de
muvaffak kıl.. bu bendelerini de, sürekli Senin kapının önünde, o kapının aralanmasını
bekleyen yüzü yerde, tevazu, mahviyet ve hacâlet kahramanlarından eyle.. sadakatle Senin
ulu dergâhının önünde bekleyip duran sıddıkları doyurduğun gibi, bu marifete muhtaç
kullarını da ulvî marifet tecellilerin ile doyur!
Rabbimiz! Bizi nezdinden öyle bir inayetle te'yîd buyur ki, gönüllerimiz ve ruhlarımız gerçek
hayatın içlere inşirah salan nefesleriyle dolup taşsın.. imanın hakikatini göster.. yakîn
zirveleriyle tanıştır; tanıştır da ihlâs ve samimiyet, fıtratlarının bir derinliği haline gelmiş salih
kullarının teveccühleri ölçüsünde bir teveccühle yüzlerimizi Sana çevirebilelim; Senin
kapından başka hiçbir kapının dilencisi olmayalım ve Senden gayrı hiçbir şeye gizli‐açık
kullukta bulunmayalım.
Yâ Rab! Bütün maksutların ve mahbubların ötesinde yegâne matlup Sensin! Kalbler de
perçemler de Senin elindedir. Bütün her şeyin, önünde‐sonunda varıp dayanacağı biricik
mercî' de yine Sensin!

74. Kudretine ve merhametine hudut olmayan Ululardan Ulu Rabbimiz! Ömürleri vefa ettikçe
dergâhının bendeleri olarak kalmaya, tâ elest bezminde söz vermiş yolunun bu yolcularını,
bütün şek ve şüphelerden kurtulup imanî hiçbir meselede herhangi bir tereddüt ve kuşkuya
düşmeyecek ölçüde tam bir yâkînle ve Sana sonsuz itimat ve güvene vesile olabilecek
kıvamda hakiki bir tevekkülle donatmanı ve böylece desteklemeni diliyoruz. Simalarımızı ve
dünyanın dört bir bucağındaki kadın‐erkek bütün kardeşlerimizin, sevenlerimizin,
sevdiklerimizin nâsiyelerini esmâ‐i hüsnanın ve sıfât‐ı sübhaniyenin nurlarıyla tenvîr buyur ve
pırıl pırıl hâle getir.. hepimizin üzerine marifet tecellîlerini yağmurun semadan inmesi gibi
sağanak sağanak indir.. sürpriz nimetlerinle bizi de sevindir, ey sınırsız ikramlarıyla bütün
varlığı donatan Atûf ve ey her zaman ilahî rahmetiyle muamele edip mahlukâtın bağrına da
şefkat hissi dolduran Raûf!
Yüce Mevlâmız! Bizi ulu dergâhından göndereceğin gaybî zırhla öyle donat ki, Senin masum
kullarına adavet beslemeyi bir meslek ve bir hobi haline getiren amansız ve emansızların
elleri bize uzanamasın! Şayet, nefislerine zulmederek kendilerini kin, haset, düşmanlık ve
zulüm gibi çirkin ve kaba sıfatların mahbusu hâline getirmiş o tali'sizlerin hidayetini murad
buyuruyorsan en kısa zamanda onların kalblerini de İslâm, Kur'ân ve iman istikametinde
yumuşat! Yok eğer ıslahları kâbil değilse, kalbleri de hakka, hakikate bütün bütün kapanmış
ve kapkara hâle gelmişse, ellerine kelepçeler, ayaklarına da prangalar vur.. çirkin ve menfur
emellerine ulaşmalarına asla fırsat verme! Habibinin ve ashabının yalvardığı gibi biz de
yalvarıyoruz: Ne olur, bu âciz ve korunup kollanmaya muhtaç kullarını, mülhitlerin
tecavüzünden, münafıkların şerrinden, fasıkların fitnesiden sıyanet buyur!

75. Ey ululuğu ve azametiyle beraber bize bizden daha yakın bulunan Yüceler Yücesi Rab!
Talep ettiğimiz şeylerin biricik sahibi Sensin; her zaman acz u fakr ve ihtiyaçlarımızın ibresi de
Seni gösteriyor; öyleyse başka hangi kapıya yönelebiriz ki.!
Bilerek ve bilmeyerek işlediğimiz hadd ü hesaba gelmeyecek kadar hata ve günahlardan
dolayı Senden cüdâ düştük. Bu acınacak hâlimizi Sana arzediyor ve yakınlığını diliyoruz.
Diliyoruz Rabbimiz zira biliyoruz ki, Senin lütf u keremin sadece mukarrebîne has değildir;
bilakis Sen şayet dilersen bizler gibi isyan vadilerinde dolaşan kullarına da ihsanda bulunur ve
nimetlerini sağanak sağanak yağdırırsın. Yağdırırsın zira rahmeti her zaman gazabının önünde
olan Rahman ve ey sevdiği kullarını, zâlimlerin, fâcirlerin, fâsıkların, münafıkların ve
mülhidlerin acımasızlığına asla terketmeyen Rahîm Sensin!
Ey selamet ve esenliğin kaynağı, biricik melceimiz, yegâne Rabbimiz! Biz mücrim kullarını
bütün yaramaz ve uygunsuz düşünce ve davranışlardan sıyanet buyur.. topyekün bela ve
musibetlerden bizi koru.. dünyada da, âhirette de utanç verici, yüz kızartıcı, rezil rüsvâ edici
hallere düşmekten muhafaza et!
Yâ Mevlânâ ve yâ İlâhenâ! Biliyor ve inanıyoruz ki, Sen, kullarının ibadet ü tâatına asla ve
kat’a muhtaç olmadığın gibi, onların işlediği masiyetler de Senin ululuğuna asla zarar
veremez. Ne olur, bahtına düştük, kasden ya da min gayr‐i kasdin, içine düştüğümüz
kusurlardan dolayı bizi muâheze etme! İhlas‐ı tâmma mazhar olmuş kullarının arasına bizi de
al ve ibadetlerimizin riya ve süm’a gibi virüslerle kirlenmesine izin verme!

76. Ey bütün mevcûdâtın yaratıcısı ve yaşatıcısı olan Yüce Allahımız! Sen Zât‐ı Ecell‐i A’lâsına
hiçbir arazın ârız olamadığı, gücünü, kuvvetini hiçbir çerçevenin kuşatamadığı ve hiçbir
beyanın Kendisini hakkıyla ifade edemediği yegâne Zât’sın! Bütün âleme yerleştirdiği
alâmetlerle seyyarelerden zerrelere varana kadar topyekün mahlûkat tarafından eksiksiz
bilinip tanınan ve varlığı kendinden Mevcûd‐u Hakîkî de yine Sensin! Hiçbir delil ve hiçbir
burhan mevcudiyetini ispata kâfî gelemez. Varlığını, kullarının kalblerine yerleştirdiğin imanla
duyuran ve varlık âlemindeki her şeyden daha ayan olan Sensin! Biz, Senin kapıkulların,
varlığımızı Sana borçlu olduğumuz gibi, onun devamı da yine Senin devam ettirmenle
mümkün olmaktadır. İşte bu hislerle Sana yöneliyor, Sana tevekkül ediyor, kudretinin
azametine, ilminin ihatasına, iradenin şümûlüne, sem’ ve basarının da nüfûzuna dayanarak,
bize de vahdaniyetinin esrarını duyurmanı istirham ediyoruz. Ruhlarımızı sıfât‐ı sübhaniyenin
tecellîleri ile pırıl pırıl hâle getir ve kalblerimizi marifetinin nurları ile bütün kirlerden,
paslardan ve ahlâk‐ı zemîmeden temizle!

77. Ya Rabbe’l‐âlemîn ve ya Ekrame’l‐ekramîn ve ya Erhamer’r‐râhimîn!
Ey engin rahmet sahibi ve yegâne merhametli Rahman ü Rahîm Rabbimiz! Senden başka
dertlerimize derman olabilecek, hastalıklarımıza şifa verebilecek, keder ve tasalarımızı izale
buyurup kalblerimizi imar edebilecek bir güç ve kuvvet yoktur. İstirham ediyor, el açıp
dileniyoruz; içimizi Senin hoşnutluğuna zıt bütün şâibelerden ve ağyar düşüncesinden
temizle.. ne kalbimizde ne de dilimizde, küçük ya da büyük, iddia kokan hiçbir duygu ve
düşünce bırakma.. bütün latîfelerimizi nezdinden lutfedeceğin esintilerle lebâleb doldur..
bizim gibi kendi uzaklığının vadilerinde âvâre dolaşanlara kurbet yamaçlarında tenezzüh
etme imkanları ihsan et.. bize bahşettiğin nimetlerin lezzetlerini duyur ve içimizdeki şükür
hislerini coştur.. zâhirimizi, batınımızı, Senin yüce huzurundan uzaklaşmamıza ve Senden
uzaklığın karanlık çukurlarına düşmemize sebep olabilecek her türlü isten, pastan, kirden ve
sisten arındır!
Ya İlâhenâ ve ya Mevlânâ! Gönüllerimize rubûbiyetinin esrarını duyur.. ulûhiyetinin gizli
enginlik ve derinliklerini anlamamıza vesile olabilecek bir idrak ufkuyla bizleri ma’mûr kıl..
sıfât‐ı sübhâniyenden akıp gelen tecellî hazînelerine basar ve basîretlerimizi aç ve esmâ‐i
hüsnânın hakîkatleriyle marifet ufkumuzu genişlet, ey ezelî ihsan ve lâyetenâhî lütuf sahibi
Rabbimiz!

78. Ya Rabbe’l‐âlemîn ve ya Erhamer’r‐râhimîn! Yüce nezdinden göndereceğin bir nurla
simalarımızı pırıl pırıl hâle getir.. sadrımızı, sinemizi, kâmil imana, tastamam ihsana aç ve bizi,
sevip razı olduğun amelleri işlemeye muvaffak kıl!
Ya İlahenâ ve ya Mevlânâ! İhlasa erdirdiğin ve nezdinde makbûliyet payesiyle şereflendirdiğin
kullarının kalblerindeki kilitleri çözdüğün gibi bizim kalbimizin kapılarını da Senin marifetine
ve muhabbetine aç.. sinelerimizde paslanmaya yüz tutmuş kilitleri çöz.. bizi kapının eşiğine
yüz sürmekten mahrum etme ve o ulu dergâhına yüz sürüp bir dilekte bulunduktan sonra da
talebimizi reddetmek suretiyle bizi cezalandırma!
Ya Rab! Sana sığınıyor, isteyeceğimizi sadece Senden istiyor ve yalnızca Sana teveccühte
bulunuyoruz. Sen de biliyorsun ki, başka bir şey değil, Senden sadece Seni istiyoruz ve Rab
olarak da birtek Senden razı olabiliriz. Ne olur, bahtına düştük, bizi cismaniyetin ve bedene
kulluğun derekelerinden, alt basamaklarından, kalbin, ruhun ve sırrın derecelerine, üst
basamaklarına çıkar. Çıkaracağına inancımız da tamdır, zira bizi ve işlerimizi koruyup kollayan
yegâne Zat Sensin. Biz dostluğun gereklerini ortaya koyamasak, ahdimize sadık ve vefalı
olamasak da Sen bizi ümit ettiğimiz hususlarda haybet ve hüsrana uğratma!

79. Ya Ekrame’l‐ekramîn ve ya Erhame’rrâhimîn! Sen bizim yegâne Mevlâmızsın. Biz de
derdimizi Sana şerhediyor, hâl‐i pürmelâlimizi, kullukla asla bağdaştırılamayacak nâhoş
hallerimizi Sana şikayet ediyoruz. Bilerek ya da bilmeyerek içine düştüğümüz günahlardan
dolayı bizi azaba maruz bırakma, ikâba uğratma.. insî ve cinnî şeytanların gelip gelip
inananların tepesine binmelerine, tebelleş olmalarına da müsaade etme.. enbiyâ‐i izâmı ve
rusül‐ü kirâmı koruyup kurtardığın gibi bizleri de din ve diyanet düşmanlarının şerlerinden,
tuzaklarından, hilelerinden kurtar ve her zaman sıyanet buyur! O sevgili kullarının bazılarına
dokunan zararı def ü ref’ etmiş, bazılarını içinde bulundukları sıkıntılardan çekip çıkarmış,
diğer bazılarını da kefere ve fecerinin verebilecekleri zararlar karşısında hıfz u inayet
seralarına almıştın.
Yâ Rabberrahîm! Bize dokunan ve dokunması muhtemel olan zararları da kaldır.. bizi gaflet,
heva ve heves gayyalarından kurtar.. hata işlemekten, masiyetlere düşmekten, küfrün ve
dalâletin karanlık vadilerine yuvarlanmaktan muhafaza buyur.. marifet basamaklarındaki
derecelerimizi yükselt.. kurbiyetinin halâvetini ve üns esintilerini gönüllerimize tattır.. bütün
hâl, hareket, tavır ve davranışlarımızda ruhumuzun heykelini ikâme etmeyi müyesser kıl..
dünyada ve âhirette sağanak sağanak yağdırdığın ve yağdıracağın lütuflarının kadr ü
kıymetini bilmeyi de nasip eyle!

80. Azameti ve ululuğu bütün izafî büyüklüklerin kıyas kabul etmeyecek kadar üstünde olan
Yüceler Yücesi Rabbimiz! Senin kulun olmak ve Sana kullukta bulunmak bizim için en büyük
şeref, en büyük pâyedir ve iftihar vesilesi olarak da kâfî ve vâfîdir. Acz ü fakrımızı itiraf ederek
çaresizlik içinde bir kez daha kapına geldik; rahmetinle muamelede bulunup bizi yüce
dergâhından eli boş, haybet ve hüsrana maruz kalmış bahtsızlar olarak geri çevirmemeni
diliyor ve dileniyoruz.
Ya Rab! Andolsun ki, Sen bizleri huzurundan boş çevirirsen, sığınacak başka hiçbir melceimiz
ve necâtımıza vesile olabilecek hiçbir çaremiz yoktur. Ey fazlı ve lütfu bir nehir gibi sürekli
çağlayıp duran ve ey kullarının günahları ne kadar büyük olursa olsun onları mağfiret buyuran
merhameti sonsuz Rabbimiz! Gaffâr ism‐i celîlin yüzü suyu hürmetine bizi de
günahlarımızdan arındırıp tertemiz, arı‐duru bir kıvama erdirmeni.. Kerîm ve Latîf isimlerinin
hatırına bu kapıkullarını da ihsan ve atâ sağanaklarıyla sırılsıklam hale getirmeni.. kurb‐u
huzurundan uzak kalmaya sebep olabilecek her türlü mani ve engeli Seninle aramızdan
kaldırıp uzaklaştırmanı.. nezd‐i ulûhiyetinden göndereceğin tecellî dalgalarıyla,
beşeriyetimizden kaynaklanan karanlık noktaları ve boşlukları aydınlatıp kapatmanı.. zâhir ve
bâtın hislerimizi istila eden seviyesizlikleri, nâhoş huyları, kaba ve çirkin sıfatları bir daha geri
dönmelerine imkan kalmayacak şekilde silip süpürmeni... ve bizi dünya ve âhirette rezil rüsvâ
bir duruma düşürmemeni istirham ediyoruz. Dualarımızı kabul buyur Rabbimiz!

81. Rabbimiz! Şayet Sen bize azap eder ve ayıplarımızın, günahlarımızın ortaya dökülüp
utanılacak hâllere maruz kalmamıza izin verirsen, biz başka hangi kapının tokmağına
dokunabiliriz; bizi bu hâllere düşmekten başka kim koruyabilir?! Biz Senin kapıkullarınız ve
işte bir kez daha, günahlarımız sırtımızda bir kambur gibi, onun hacaletiyle huzuruna geldik.
Şayet bizi hata ve isyanlarımızın karşılığı olan ikâba maruz bırakır ve yüzümüzün kararmasına
mani olmazsan, Sen de biliyorsun ki biz bunlara fazlasıyla müstehakız. Fakat, dağlar
büyüklüğündeki cürümlerimize, günahlarımıza rağmen merhametinin ve şefkatinin
enginliğiyle muamelede bulunursan, o da Sana pek yaraşır.
Ya Rab! Biz yapıp ettiklerimizle kendimizi beşerî yanlarımızın esiri hâline getirdik. Ne olur,
Sen, bizi hem cismaniyetimizin hem de yaratılmışlara kulluğun esaretinden kurtar! Bizi ihlâs
kahramanlarından eyle! Sen kullarına karşı pek merhametli, pek lütufkârsın; bize de lütfunla
muâmelede bulunup dosdoğru yolu göster ve geçeceğimiz yolları düz ve pürüzsüz hale getir!
Ezelî ilminde kendileri hakkında ebedî mutluluk takdîr ettiğin bahtiyar kulların gibi bizi de
Cehennemden uzak tut! Cehennemin hışırtılarını bize de işittirme, hissettirme! Bizi de ebedî
nimetlerine garket ve mahşer gününün tasa ve sıkıntılarından koru!

82. Ey keremi bir gölge hükmünde olan bütün keremlerin aslı ve menbaı olan Kerîm
Rabbimiz! Biz, mücrim kapıkulların olarak inanıyoruz ki, Senin ihsanların ve lütufların sadece
iyi ve itaatkar kimselere mahsus değildir. Bilakis Sen bütün kullarını görüp gözetir ve onların
hiç birini mahrumiyet içinde bırakmazsın, bırakmazsın, zira Sen Ekremü'ül Ekreminsin.
Ya Rabbe’l‐âlemîn! Senin kereminin, rahmetinin, merhametinin herkesi ve her şeyi çepeçevre
sarıp sarmaladığı mülahazasıyla biz de huzurunda elpençe divan duruyor ve bizim gibi isyan
vadilerinde düşe kalka yürüyen günahkârları da kereminden mahrum etmemeni diliyoruz;
diliyoruz, çünkü Sen fazlı ve keremi bol, hazineleri için bitip tükenme asla söz konusu
olmayan yegâne Zatsın.
Rabbimiz! Bize kötülük yapanlara iyilikle mukabelede bulunmamızı ve seyyiâtı hasenâtla
savmamızı emreden de yine Sensin! İşte biz de Senden böyle bir muâmele ümid ediyor, hata
ve kusurlarımızı setredip ihsanlarınla bizi de sevindirmeni diliyoruz. Bu türlü bir iyiliğin en çok
yüce Zâtına yaraşacağında ise zerre kadar şüpheniz yoktur, ey merhametlilerin en
merhametlisi olan ulu Allahımız!

83. Ey hiç açılmaz gibi görünen kapıları bile ardına kadar açmaya muktedir olan yüce
Rabbimiz! Senden, arkasında hayır ve güzellik olan bütün kapıları en kısa zamanda bizim için
de açmanı diliyoruz. Ey bütün sebepleri yaratan ve onlara hükmeden ulu Sultanımız!
Nezdinden göndereceğin inayet sürprizleriyle, bize de, ümitlerimizin ve hayallerimizin
ötesinde maksûdumuza, matlûbumuza, mahbûbumuza ulaşacağımız imkanlar lutfet!
Nezdinde makbul ve mukarreb kullar gibi, bizleri de emredilen hususlarla meşgul olup
tamamını bihakkın yerine getiren.. nehyedilen hususlardan yüz çevirip hepsinden içtinab
eden.. hedefinde hep Senin hoşnutluğun olan.. insanların ellerindeki şeylere tama(h)
etmeyen.. peygamberâne bir iffet, peygamberâne bir ismet ve peygamberâne bir fetanet
peşinde olup, her zaman Senin sâdık u masdûk elçilerinin yürüdükleri şehrahlardan yürüme
gayreti içinde bulunan.. gözü‐gönlü sürekli Sana müteveccih ve hiç ara vermeden hep ölüm
ötesi hayat için hazırlık yapan salih kimselerden eyle!
Ya Rab! Bizi dünyada da ukbâda da utanılacak, başımızı aşağıya eğdirecek ve rezil rüsvâ hâle
düşürecek işlerden uzak tut ve öyle fecî bir durumla karşı karşıya bırakma! Senden,
dostlarının yüzüne baktığın, ellerinden tutup kaldırdığın gibi, bizim yüzümüze de bakmanı,
bizi de tutup kaldırmanı istirham ediyoruz. Sana düşmanlıkta bulunanların düştükleri, insanı
yerin dibine batıracak, utanılası bir hâle düşmekten de yine Senin hıfz u sıyanetine
sığınıyoruz.
Ya Rabbenâ ve ya İlâhenâ! Sen de biliyorsun ki, bilerek hiçbir zaman Senden başkasına
kullukta bulunmadık; bulunmayız da. Biz sadece ve sadece Senin kullarınız. Senden başka
hiçbir Rab tanımadık; zaten Senden başka hiçbir Rab da yoktur. İşte onun için huzuruna
geldik, kapının eşiğine başımızı koyduk, ulûhiyetinin ve rubûbiyetinin ululuğu karşısında
boyunlarımızı büküp yüz yere sürdük. Her zaman el‐pençe divan durmaya da âmâde
bulunuyoruz; ne olur, biz âciz, zayıf, garip ve muhtaç kullarından merhametini esirgeme ve
bizi haybet ve hüsrana maruz bırakma!

84. Ya Rabbelâlemîn! “Kullarım Benden bir şey dileyecek olurlarsa Ben onlara yakınlardan
daha yakınım ve dualarına mutlaka icabet ederim" buyuran Sensin ve Senin buyruklarının
hak ve hakîkat olduğu hususunda asla şüphe edilemez. İşte zayıf ve âciz kulların olarak yüce
dergâhının eşiğine başlarımızı koyduk, kendimize zulmettiğimizi ve daha başka günahlarımızı
itiraf ediyor ve "Tevbeler olsun ya Rabbi! Tevbeler olsun!" diyoruz. Evet, Senin hoşnut
olmadığın ne kadar çok günaha bulaşmışsak hepsi için bağışlanma diliyor, bunun için de yüce
dergâhına iltica ediyoruz. Gaffâr ismi cemîlinin hakkı için, ne olur, günahlarımızı ört ve bizi
onların kirinden, isinden, pasından, tozundan, dumanından arındırarak zâhir ve bâtın
latîfeleri dupduru insanlar hâline getir! Şayet kusur ve hata, günah ve isyanlarımızdan dolayı
isimlerimiz şakîler defterine kaydolmuşsa, ne olur bahtına düştük, ismimizi oradan kaldır ve
iylerin, makbul ve mukarreb kulların isimlerinin kayıtlı olduğu kütüğe yazdır!
Ey merhametine, şefkatine, keremine, ihsan ve lütuflarına nihayet olmayan Rahmet Sultanı
Rabbimiz! Senden, bize de dostlarına bulunduğun gibi muamele etmeni diliyor,
hoşnutluğunun şerbetiyle bizi de ferahlandırmanı dileniyoruz.
Rabbimiz! Haddimizi aşarak bütün bunları Senden isteme cür'etinde bulunuyoruz, zira
gidecek başka hiç bir kapımız yok ve Sen de bizim yegâne Mevlâmızsın! Hem ne güzel Mevlâ
ve ne güzel Dostsun! Ne olur, eksik gedik de olsa teveccühlerimizi kabul buyur; ar ve utanç
sebebi olabilecek durumlara düşmemize müsaade etme!

85. Ey yücelerden yüce Rabbimiz! Biz her ne kadar Senin rahmetine ve keremine lâyık
olmasak da, şüphesiz Sen'in rahmetin, bizim gibi hayatının çoğu düşüp kalkmakla geçmiş
mücrimlere bile ulaşacak kadar geniş ve boldur. Ya Rab! Bizi de o enginlerden engin
rahmetinden hissedâr kıl.. imanımızı kemâle ulaştırmak sûretiyle kalblerimizi itmi'nanla
doldur.. lütfunla yakînimizi de etemmiyet vasfıyla zenginleştir!
İlâhenâ ve Mevlânâ! –Hata, kusur ve günahlarımız çok olsa da‐ asla Senden başkasına
teveccühte bulunmadık.. Senin cemâl ve kemâlinden başka hiçbir sûrî güzellik için
gönüllerimizde şevk u iştiyak duymadık –inşaallah öyleyizdir.‐
Ey yoluna gönülden başkoymuşları her zaman vuslat neş'esiyle serfiraz kılan ve adanmış
ruhlardan merhametini hiçbir zaman esirgemeyen ve onları katiyen yalnız bırakmayan
Rabbimiz! Dünyanın geçici ve zevâle mahkum güzelliklerine aldanıp da Rabbilerini
unutanlardan olmaktan bizi de muhafaza buyur.. gözlere aydınlık, gönüllere de sürûr veren
sürpriz lütuflarınla bu muhtaç kullarını da sevindir.. tasamızı, gamımızı, kederimizi izâle eyle..
her türlü musîbet ve belalardan koru ve sâlih ibâdının kalblerine yerleştirdiğin gibi bizim
kalblerimize de Seni delicesine sevme duygusunu yerleştir!

86. Ey celâl ve ikram sahibi Yüce Rabbimiz! İhsan ve keremine sığınarak bize dünyada da,
ukbâda da afv u âfiyet vermeni diliyoruz. Hiçbir şeyi gerçekleştirmek Senin için zor değildir;
ne olur, başka gidecek kapıları olmayan zayıf ve âciz kullarının bu taleplerini kabul buyur!
Rabbimiz! Allah tanımaz, Peygamber bilmez, Dine, diyanete saygı duymaz nâdanların yapıp
ettikleri kötülükler ve zulümler tahammül edilmez bir hâl aldı. Senin bu masum kulların
hakkında kötülük düşünüp onlara zarar vermek isteyenlerin emellerini gerçekleştirmelerine
müsaade etme.. tuzak kuranların tuzaklarını başlarına çevir.. komplo peşinde olanları
maksatlarının aksiyle tokatla.. haklarımıza tecavüz eden ya da etmeyi düşünen ne kadar
haddini bilmez varsa, onların hepsini Sana havale ediyoruz; haklarından gel!
Mallarını ve canlarını Rabbilerinin yoluna adayan muhabbet fedailerini hiçbir zaman yalnız
bırakmayan Kudreti Sonsuz Rabbimiz! Hayatını Dine hizmete vakfetmiş masum insanlara
karşı kinle, nefretle, hasetle, adavetle diş bileyen amansız zalimlerin yapmak istedikleri
şerlere karşı Sen’in inayetine sığınıyoruz. Ehl‐i iman hakkında kötülük düşünen ne kadar şerîr
insan varsa, Sen bizi onların şerlerinden ve tuzaklarından koru.. zararları bize ulaşabilecek
tahrip temsilcilerinin oyunlarını boz ve emellerini gerçekleştirmelerine fırsat verme..
sağlamlardan daha sağlam himayene bizi de al ve bütün şerîrlerin şerlerinden, komplo
kuranların komplolarından sıyanet buyur.. kâfirlerin, fâcirlerin ve zâlimlerin entrikalarını
başlarına geçir ve bütün inananları ebedlere kadar devam edecek ve başka hiçbir korumaya
muhtaç bırakmayacak olan hıfzınla muhafaza et!

87. Ey kudreti sonsuz, merhameti nihayetsiz, bütün âlemlerin yegâne sahibi yüceler yücesi
Rabbimiz! Senin Dinine, Kitabına, Peygamberine ve masum kullarına düşmanlık besleyen
cahil, kaba, insanlık ve medeniyet mahrumu, zalim bir takım insanlar, iyilikte, hayr u
hasenâtta kullansınlar diye emaneten kendilerine verdiğin gücü ve saltanatı, inanan
insanların hukukuna tecavüz edip onlara karşı bir baskı unsuru olarak kullanıyor ve göz göre
göre zorbalık, derebeyliği yapıyorlar. ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billah’ hazinelerinin tek sahibi
Sensin; mutlak güç ve otorite yalnız Senindir; biz de izafi, gölge mahiyetindeki güç ve
kuvvetimizden arınıp Senin asla karşı konulamayacak güç ve kuvvetine iltica ediyoruz.
Ne olur, Yüce Mevlâmız, adavet hisleriyle oturup kalkan, inanmış insanların aleyhinde sürekli
komplo üstüne komplo kuran o kimselerin düşmanlık hislerini kalblerinden söküp at ve bütün
duyma, görme ve idrak kabiliyetlerini topyekün insanlığın hayrına olabilecek istikamete
tevcîh buyur. Biz, onların yapmak istedikleri kötülükleri, vermek istedikleri zararları, hile ve
hud’alarını, tuzaklarını, komplolarını ancak Senin yardımınla def’edebiliriz. Onun için de,
Rabbimiz, o insafsız gaddarlardan gelebilecek her türlü şerden Senin sıyanetine dehâlet
ediyoruz. Bu haddini bilmez, insafsız tipler şayet salâh yolunu seçmezler, fitne ve fesatlarına
devam ederlerse, Sen onların ellerini kollarını bağla.. ayaklarına prangalar vur.. kalemlerini
yazamaz, dillerini de konuşamaz hale getir.. inananların aleyhinde kullandıkları ne kadar yolyöntem,
imkan ve malzeme varsa, hepsini ellerinden çekip al.. menfûr emellerine
ulaşmalarına fırsat verme ve bizi o tiran bozması zalimlerle karşı karşıya bırakma ve
nusretinle, hıfz u inayetinle bu âciz ve çaresiz kullarını te’yîd buyur!

88. Ey güç ve kuvvetin yegâne sahibi olan Yüce Allahımız! Sen Kavî’sin, biz ise Senin zayıf, âciz
ve muhtaç kapıkullarınız. Zayıf ve âcizleri Senden başka kim koruyup kollayabilir ve
ihtiyaçlarını is’af edebilir! Ne olur, salih kullarını sevindirdiğin gibi bizi de sürpriz lütuflarınla
sevindir ve üzerimizdeki nimetlerini tamamla!
Ey her şeye gücü yeten Rabbimiz! Bize ve yeryüzünün değişik yerlerindeki bütün inananlara,
özellikle de gadre, zulme ve haksızlığa uğratılmış mazlumlara dünyada ve ukbada tasa ve
elem sebebi olan kötülüklerin hepsini berteraf et!
Servetine ve şefkatine hudut olmayan Ganiy‐yi Mutlak Yüce Mevlâmız! Şayet Sen bizi sevip
de muhabbetini gönüllerimize atmasaydın, biz Seni asla sevemezdik. –İnşaallah, yüce Zâtını
ve hikmetli icrâatını sevilmesi gerektiği ölçüde sevebiliyoruzdur.– Senden işte o, kalblerimize
vaz’ettiğin ilk sevgi hürmetine mukaddes muhabbetini ve muazzez sevgini şiarımız hâline
getirmeni ve bir daha da o sevginin gönüllerimizden kayıp gitmesine izin vermemeni
diliyoruz. Allahım! Duamıza icabet buyur, merhametini sinelerimize duyur; servetinin ve
şefkatinin tatlı tecellîleriyle de gönüllerimizi doyur!

89. Üzerimizdeki lütuflarını saymakla tüketemeyeceğimiz, ihsanı, keremi bol, rahmeti, şefkati
ve merhameti sonsuz Rabbimiz! Bize dünya adına verdiğin bütün nimetleri din‐i mübin‐i
İslâm’a hizmet etme istikametinde kullanmayı nasip eyle! Bizi, kardeşlerimizi, hepimizi bütün
mevcûdâtı kuşatan ve her şeye şâmil olan engin rahmetinden mahrum etme!
Allahım! Kapıkulların olarak biz, sadece Sana güveniyor ve ümid edip beklediklerimizi de
yalnız Senden bekliyoruz; her hâlimizi ıslah buyur ve bizi göz açıp kapayıncaya kadar, hatta
ondan da az bir süre için bile olsa kendimizle, nefsimizle başbaşa bırakma!
Ey kullarına her zaman hilmle muamele edip, onların günahlarını görmezden gelen ve
yeniden dönüp sırat‐ı müstakimi bulmaları için fırsat üstüne fırsat veren yüce Mevlâmız!
Bizler çok hatalar irtikâp ettik, çok günahlar işledik. Şimdi “Tevbeler tevbesi!” diyor, yüce
huzurunda boyun büküyor, huşû ile iki büklüm oluyoruz. Şayet bizi cezalandıracak olursan
adaletinle muamele etmiş olursun; yok eğer onca günahlarımıza, kusurlarımıza ve
isyanlarımıza rağmen o hududu olmayan rahmet ve merhametinle muamelede bulunur ve
affedersen, o da Senin fazlın olur; Senin fazlın bizim hayal sınırlarımızı bile aşacak kadar
büyüktür.
Rahmeti gazabının önünde bulunan, kullarının tevbelerini kabul buyuran ve dua dua
yalvaranların nidalarına icabet eden Yüce Rabbimiz! Amellerimizdeki eksikliklere ve
sözlerimizdeki kırık‐döküklüğe değil, hakkındaki hüsn‐ü zannımıza ve rahmetine bağladığımız
recâmıza göre muamele et ve bizim dualarımıza da icabet buyur; bizi haybet ve hüsrana
uğratma!

90. Allahım! Şayet rahmetinle sarıp sarmalamasaydın biz çoktan helak olurduk ve bize re’fet
ve şefkatinle muamele etmeseydin muhakkak hüsrana uğrardık. Allahım! Bendelerin olan
bizler şayet Sana –eksik‐gedik de olsa– kullukta bulunabiliyorsak bu tamamen Senin iznin,
inayetin ve lütfunla olmaktadır. İsyanlarımıza gelince onlar da yine Senin takdirindir ve Sen
onların hepsini bilir, görür, duyar ve nezdinde muhafaza edersin.
Ya Rab! Sen de biliyorsun ki, ‐başta bu âciz benden olmak üzere‐ irtikâp ettiğimiz bir kısım
günahları, cür’etimizden yahut ulu Zâtının ve yüce dininin hukukunu hafife aldığımızdan
dolayı işlemedik. Ne çare ki şeytan ayaklarımızı kaydırdı, şeytanın içimizdeki santrali gibi
çalışan nefs‐i emmare de hep kötülük pompalayıp durdu.
Ya Rab! Sen affetmeyi seven bir kerem Sahibisin, bir keremkânîsin. İşte kapına geldik ve
günahlarımızdan tevbe ediyor, “tevbeler olsun” diyoruz. Ne olur, dualarımızı kabul buyur ve
içine düştüğümüz günah ve hatalardan dolayı bizi azaba maruz bırakma.

91. Allahım! Huzurunda boyun büküyor ve Senden afv ü âfiyet istiyoruz. Bizi hoşnutluğun,
teveccühün, ilâhî nefhaların, dostluğun, yakınlığın, yüce şanına yaraşır şekildeki muhabbetin,
maiyyetin, hıfz u sıyanetin, koruyup kollaman, yardımınla zaferler nasip etmen, düşmanların
acımasızlığına bırakmaman, himaye etmen, gözetmen ve raiyyetinden has kullarına yaptığın
muameleyle muamele etmen, hastalıklarımıza şifa vermen, dertlerimize devalar lutfetmen,
içine düştüğümüz sıkıntılardan kurtarman ve yürüdüğümüz yolda başarılı kılman, maddîmanevî
her türlü esaretten zincirlerimizi çözmen, başarı, muvaffakiyet ve düşmanlık besleyen
hainlere karşı zaferler nasip etmen, onların şerrinden, tuzaklarından, komplolarından, fesat
düşüncelerinden, fitne ve nifaklarından korumanla mesrur et!
Yüce Rabbimiz! Bizleri âlim, ârif, halîm, çok çok tevbede bulunup dergâhına teveccüh eden,
âh u enînlerle kapının tokmağına sürekli dokunan, mütevazi, huzurunda hep elpençe haşyet
içinde duran, Kur’an ahlâkıyla ahlâklanan, vakur, ciddi, mehabetli, muhlis (ihlası kazanmış),
muhlas (ihlasa erdirilmiş), Senin bütün icraat‐ı sübhaniyenden razı olmuş ve Senin rızana
ermiş, Seni her şeyden daha çok seven ve nezdinde müstesna sevgine mazhar olmuş ve
daima kalbi niyazla atan, dudakları münacaatlarla kıpırdayan salih kullarından eyle!
Ey merhametlilerin en merhametlisi, celâl ve ikram sahibi olan Mevlâmız! Yüce Zatı için uyku
gibi ârizî şeyler asla sözkonusu olamayacak ve himayesine aldıklarına kat’iyen
dokunulamayacak Azametli Sultanımız! Ne olur, bizleri hep hıfz u inayetinle koruyup kolla! Ey
gizli ve sürpriz lütufları pek bol olan Allahımız! Bizi endişe ettiğimiz tehlikelerden de, nereden
geleceği belli olmayan her türlü bela ve musibetlerden de muhafaza buyur!

92. Allahım, zatında yüce olan dinini bugün de dünyanın her bir köşesinde bir kere daha
yücelt; hakkı‐hakikati bütün gönüllere duyur.. bizim ve bütün kullarının sinelerini imana,
İslâm’a, ihsan duygusuna, Kur’ân’a ve Hakk’a hizmete aç ve bizi ihlâsın özüne ermiş, hep
takva hatta onun da ötesinde vera’ duygusuyla hareket eden, zühdü bir hayat tarzı olarak
benimsemiş, yüce nezdinde kurbete mazhar olmuş, Seni sevmiş, icraat‐ı sübhaniyenin
hepsinden razı ve hoşnut olmuş ve Senin sevdiğin, hoşnut olduğun kullarından eyle!
Ey merhameti sonsuz yüce Rabbimiz! Yeryüzünde sulhtan, barıştan, sevgiden, hoşgörüden,
insanlıktan ve inandığı gibi yaşamadan başka bir arzusu olmayan kapının bu bendelerine
kötülük ve düşmanlık yapmaktan bıkıp usanmayan ve menfur emellerini gerçekleştirmek için
plan üstüne plan, entrika üstüne entrika, komplo üstüne komplo kurup duran hak ve hakikat
düşmanlarından, zalimlerden çekmediğimiz kalmadı. Biz de nâçâr bir kez daha kapına geldik,
dergâhına iltica ettik; rahmet, şefkat ve merhametini dileniyoruz.
Yegâne güç ve kuvvet sahibi, Sultanlar Sultanı Rabbimiz! Canlarımız gırtlağımıza dayandığı
için huzurunda zaman zaman isimlerini, mekânlarını hususi ya da umumi tasrih ettiklerimiz
başta olmak üzere bize düşmanlık besleyen ne kadar insafsız gaddar ve zalim varsa hepsini
Sana havale ediyoruz.
Allahım! Sen de biliyorsun ki bizim derdimiz onların perişaniyeti değildir; biz kimseye karşı
düşmanlık beslemiyor ve hiç kimse hakkında kahriye okumayı tasvip etmiyoruz; sadece,
kötülük düşüncesiyle yatıp kalkan kimselerin şerlerinden emin olmayı diliyoruz. Vereceğin
hükme karşı her zaman boynumuz kıldan ince; şayet Sen onların hidayetlerini murad
buyuruyorsan en kısa zamanda onları hidayete erdir; yok muradın bu değilse Rabbim, o hakhukuk
tanımaz, insanlıktan nasipsiz, tiran bozması azgın ve taşkınların ağızlarına gem vur..
ellerini, ayaklarını bağla.. o azgınlar güruhuna karşı gücünün ve kuvvetinin büyüklüğünü
göster.. kalemleriyle düşmanlık yapanların kalemlerini, dilleriyle hakkımızı ihlal edenlerin
dillerini.. kaba kuvvetle iş yapmaya çalışanların maddi güçlerini daha kullanılamaz hâle getir
ve hepsinin ama hepsinin kuvvetlerini, aşırılıklarını, dalaletlerini, güçlerini, birliklerini, şer ve
zulüm istikametinde kullandıkları malzemelerini, ittihat ve ittifaklarını paramparça et; zîr ü
zeber eyle!
Yüce Rabbimiz! Hayatlarını Senin masum kullarına adavet etmeye bağlamış din ve diyanet
düşmanlarını bütün teşebbüslerinde hezimete uğrat.. onları sarsıntı üstüne sarsıntıya maruz
bırak.. birlik ve düzenlerini boz.. cemiyetlerini paramparça hâle getir.. hepsini bölük‐pörçük
et.. birbirlerine düşür.. kirli emellerine ulaşmalarına müsaade etme ve o insanlık mahrumu
zavallılara karşı her zaman biz kullarını nusretinle te’yîd buyur! Amin!

93. Allahım! Rahmet, şefkat ve merhametine sığınarak bir kere daha huzurunda el açıyor,
korku ve endişe içinde olan fakirlerin, yoksulların, ihtiyaçları ızdırar derecesine ulaşmış
muhtaçların hisleriyle Sana yalvarıyoruz: Bize dünyada tastamam bir âfiyet ve ötelerde de
Cennetini ve Rıdvanını ihsan eyle.. ne nefsimizin ne de kullarından herhangi birisinin
acımasızlığıyla bizi göz açıp kapayıncaya kadar olsun başbaşa bırakma; hele bize karşı haddini
aşanlara, adavet besleyenlere, komplo kuranlara bizi hiç muhtaç etme.. o türlü şerîr
kimselerin tuzaklarından ve kötülüklerinden bizi koru!
Allahım! Dünyada ve âhirette her türlü korku ve endişeden bizi emin eyle; eyle ki, sadece
Senden korkalım ve Sana sığınalım. Bizi yakınlığınla mükafaatlandır.. salih kullarını koruyup
gözettiğin gibi, bizi de gözetip kolla ve fâcirlerin hıyanetlerine, şerîr kimselerin kötülüklerine
karşı her zaman yardımcımız ve koruyanımız Sen ol!

94. Ya Rab! Bizi sevip hoşnut olduğun güzellikleri işlemeye ve gerçekleştirmeye muvaffak kıl..
marifet tecellilerini üzerimizden sağanak sağanak yağdır.. bize elbiselerin en güzeli olan takva
elbisesini giydir ve bizi nezd‐i ulûhiyetinden göndereceğin bol ve daimî feyizlerle has
kullarından eyle, ey bütün nurlar Kendi nurunun gölgesi olan Nurların Nuru ve sinelerde saklı
duranlara kadar açık‐gizli her şeyi bilen Alîm Rabbimiz!
Allahım! İçimizi ve dışımızı nifak, şikak, fısk u fücur gibi hastalıkların zulümâtından arındır..
kalblerimizi ve ruhlarımızı marifet nurlarınla ışıklandır.. bizi en sevdiğin işlerde kullan.. hem
bizim, hem de kadın‐erkek bütün kardeşlerimizin hâllerini en güzel hale tebdil eyle ve bizi
yolların en doğrusuna, nimetlerin de en güzeline eriştir!

95. Allahım! Kalblerimizi muhabbet, mehafet, Sana ve yüce katındaki güzelliklere karşı şevk u
iştiyak hisleriyle doldur.. bizi Habîbin Hazreti Muhammed Mustafa (sallalahü aleyhi vesellem)
ve ulu Zatına yakınlıkla payelendirdiğin kurbet kahramanlarının maiyyetiyle şereflendir..
fazlından ve rahmetinden dileniyoruz; takva ile serfiraz, seçkin ve hayırlı kullarınla beraber,
Firdevs cennetlerini, bizim de menzilimiz, makarrımız ve ikâmetgâhımız eyle!
Kullarını bağışlamayı, onların günahlarını setretmeyi, onları hep rahmet ve iyiliklerle
sevindirmeyi Zatına layık bir şekilde çok seven yüceler yücesi Rabbimiz! Lütf u kereminle,
bizim gözyaşlarımıza da merhamet buyurup, dualarımıza icabet etmeni, sürçmelerimizi,
tökezlemelerimizi, kapaklanmalarımızı mağfiret buyurmanı, kusurlarımızı yarlığamanı,
hatalarımızı görmezden gelmeni diliyoruz.
Rabbimiz! İzzet ve hikmet sahibi, Azîz ü Hakîm Sensin! Şayet azap edecek olursan biz Senin
kullarınız; bir de lutfeder merhametinle muamelede bulunursan, doğrusu o da Senin şanına
pek yaraşır.

96. Yüce Rabbimiz! Gönüllerimizi sıdk, emanet, ihlâs ve yakîn hisleriyle buluştur ve bizi
kalbleri rikkatle çarpan huşû ve hudû sahibi, murâkabe, heybet ve marifet‐i tâmme ehli
insanlardan eyle! Destekleyenimiz, yardım edenimiz ve koruyup kollayanımız Sen ol! Ne olur,
biz âciz ve muhtaç kullarını hüsrana uğramış zavallılar gibi eyleme, onların düştükleri acıklı
durumlara maruz bırakma.. kalblerimizin üzerinden is, sis ve pas perdelerini kaldır; kaldır ki
hakkı hak olarak görüp bilebilelim.
Yüceler Yücesi Rabbimiz! Senden bize nezdindeki nurlardan bir nur göndermeni ve onunla
zâhir‐bâtın bütün hislerimizi nurlandırmanı, gönüllerimizi ağyar ve masiva karanlıklarından
arındırmanı ve yürüyeceğimiz yolları, insanlığa en mümtaz rehber olarak seçip
vazifelendirdiğin habibin Muhammed Mustafa’nın nuruyla ışıklandırmanı diliyoruz.
Dualarımızı kabul buyur Rabbimiz!

97. Ya İlâhenâ ve ya Mevlânâ! Cismaniyetin ve hayvaniyetin zulümatlı dehlizlerinde şaşkın ve
âvare dolaşan bu âciz kullarının ve bütün ümmet‐i Muhammed’in gönüllerini lutfedip
marifetinin ziyasıyla ışıklandır.. irfan güneşin kalblerimizin ve akıllarımızın üzerine doğsun;
doğsun ki, onun nuruyla yümn ü eman içinde Sana ulaşabilelim...
Ey bize her şeyden daha yakın olan Sultanlar Sultanı Rabbimiz! Ne olur, bir kısım evham
perdeleri yüzünden kalb gözlerimizin hakkı‐hakikati‐göremez hâle gelmesine müsaade etme..
bize, yakınlığının hakkını vermeyi müyesser kıl ve bizi Senden uzaklığın insanı yakıp kül eden
azabıyla cezalandırma..
Ya Rahîm ü ya Rahman, ya Hannân ü ya Mennân! Ayaklarımızı her zaman istikamet üzere
sabit eyle ve bizi selam ve esenlik yurdu olan Cennetinle şereflendir!

98. Allahım! Yüce nezdinden göndereceğin burhanlarla bizi de destekle.. hakkı‐hakîkati, selim
ve sâlim aklı ve apaçık beyanı her zaman yol arkadaşlarımız eyle.. ulu katındaki ulvî sırların
perdesini bizim için de aralayıver.. ne olur, gözlerimizin nuru muhlis ve muhlas kullarına
gösterdiğin güzellikleri bize de göster.. rahmet hazinelerini bizim için de aç, aç ve bizi bırakma
başkalarına muhtaç!
Ey bütün mülkün sahibi olan ve keremine hudut olmayan rahmeti engin Rabbimiz! Yüce
Zâtına yakınlıkla serfiraz kıldığın kulların için nezdinde tuttuğun lütuflarla biz âciz ve muhtaç
kullarını da sevindir ve bizi mahrum ve ümitsizliğe yenilmiş bîçarelerden eyleme! Ya Rab,
mevhibe sağanaklarınla bizi de sırılsıklam hâle getir.. ulûhiyetinin ve rubûbiyetinin sırlarını
bize de aç ve yüce katından göndereceğin inayet, sıyanet ve kilâetle bizi de te’yîd buyur...

99. Ey celâl ve ikram sahibi yüce Rabbimiz! Bize ve bütün Müslümanlara karşı fitne ateşi
tutuşturanların, tutuşturup maddî‐manevî müktesebâtımızı kül etmeye çalışanların ateşlerini
söndür. Hayatını Din’e hizmete vakfetmiş masum insanlara karşı kinle, nefretle, hasetle,
adavetle diş bileyen amansız zalimlerin yapmak istedikleri şerlere karşı Senin inayetine
sığınıyoruz. Ehl‐i iman hakkında kötülük düşünen insî‐cinnî ne kadar zalim varsa, Sen bizi
onların şerlerinden ve tuzaklarından koru.. tahrip temsilcilerinin oyunlarını boz ve emellerini
gerçekleştirmelerine fırsat verme.. Seni tanımaz, Peygamber bilmez, Din’e, diyanete saygı
duymaz nâdanların hilelerini başlarına dola, göz boyamalarını ve saptırmalarını boşa çıkar;
onların entrikalarına karşı sağlamlardan daha sağlam himayene bizi de al.
İhsan ve keremi bol Rabbimiz! Senden haşyetle ürperen bir gönül, zikrinle hayatdâr bir dil,
azametinin celâlini idrak edebilecek bir akıl istiyor ve dileniyoruz. Bizi isimlerinin ve
sıfatlarının nurlarıyla nurlandır; Sana kurbet kesbederek indinde ikrama mazhar olmuş
kullarını zâhir‐bâtın bütün latifeleriyle bambaşka bir dirilişe erdirdiğin gibi bizi de dirilt; fazl u
kereminin hazinelerinden, bize sürekli kaynayıp duran coşkun bir marifet ihsan buyur.. ve bizi
Habîb‐i Edîb’inle (sallallahu aleyhi ve sellem) beraber eyle.

100. Ey merhameti her şeyi kuşatan Rabbimiz! Bizi Cehennem ateşinden ve kabir azabından
muhafaza buyur; özü ve sözüyle sadâkate kilitlenmiş ebrâr kullarınla ve kurbetine mazhar
kıldığın mukarrebînle beraber bizi de Cennete dâhil eyle; Nebiyy‐i Ekrem’in rü’yetiyle
gönüllerimizi nura ve sürura kavuştur; ulvî hakikatleri, oldukları gibi görüp idrak
edebilememiz için gözlerimizdeki perdeleri kaldır.
Ey talihsizlerin sığınağı, ey âcizlerin güç kaynağı! Zâtına has korumanla şu hıfzına muhtaç
kullarını muhafaza et; riâyet‐i hâssânla bizi gözet! Şüphesiz Sen, kendisinden istekte
bulunulacak yegâne Zât, her konuda yardımı ümit edilecek ve dergâhına koşulacak biricik
mercîsin. Senden diliyor ve istirham ediyoruz; dünya ve âhiret umuru karşısında her zaman
yardımcımız ol. Rahmetine bel bağlayan kullarına merhametinle muamele edeceğin
konusunda, Senin hakkında beslediğimiz hüsn‐ü zanlarımızda bizi yanıltma; zira Sen gerçek
ilahımız ve şeksiz şüphesiz tek sığınağımızsın.

101. Ey âcizlerin güç kaynağı, kimsesizlerin yegâne sığınağı Rabbimiz! Bize ihsan buyurduğun
imkân, istidat ve kabiliyetleri, maddî‐manevî nimetleri Din‐i Mübîn’i hayatımıza hayat kılma
ve onu herkese duyurma istikametinde kullanabilmemiz için yardımcımız ol.. nezd‐i
Uluhiyetinden mahz‐ı fazl olarak bize inayet buyur ve şu âciz kullarını ölüm ötesinin
sıkıntılarından kurtararak âhiret saadetine kavuştur ve ekstra bir lütufla biz biçare kullarına
da Cemâl‐i Bâkemâlini müşahede ufkunu tuttur.
Ey ihsanı hem dünyayı hem de âhireti doldurup donatan Rabbimiz, gönüllerimizi Zatına karşı
aşk u iştiyakla, saygı ve haşyet hisleriyle doldur; bizi dur durak bilmeden ihlâs peşinde koşan
ve kalbi her zaman huşû ile meşbû olan kullarından eyle.
Ey, günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen cezalandırmayan, haddini bilmezlere manevî
kirlerinden arınma fırsatları veren Merhametliler Merhametlisi! Rahmâniyetine has bir
teveccüh ve nazarla bizim dua ve yakarışlarımıza da icabet buyur. Şüphesiz hepimiz boynu
tasmalı, ayağı prangalı ve elleri kelepçeli kullarınız, Senin dergahının köleleriyiz. Senden sıdk,
emanet ve ismet gibi mü’min sıfatlarını hayatımız boyunca bize yâr etmeni istiyoruz. İnsî ve
cinnî bütün şeytanların şerlerinden, fitlerinden, dürtülerinden ve sürekli kötülüğü dayatan,
hep çirkinliklere çağıran nefsin desiselerinden, vesveselerinden, tuzaklarından hepimizi
korumanı dileniyoruz.

102. Ey sürçüp düşenleri bağışlayarak tökezleyenlere yeniden doğrulma fırsatları veren yüce
Rabbimiz! Sadece Senden yardım diliyor ve yalnızca Senden medet bekliyoruz; bize yardım et
ve “imdat” çağrımıza icabet buyur. Uyku gibi beşeri ihtiyaçlardan münezzeh bulunan Zâtına
has riayetinle bizi koru. Hepimizi en doğru yol olan Din‐i Mübin üzere yaşamaya ve her hayırlı
işimizde en isabetli şekilde davranmaya muvavvaf eyle.
Ey kendisine el açılıp istekte bulunulanların en cömerdi ve ey isteyenleri boş çevirmeyenlerin
en hayırlısı! Nasıl bilinmeyi murad buyuruyorsan Seni öyle bileceğimiz bir marifet ufku nasip
et bize, zâtî ve subûtî sıfatların itibarıyla Seni “bî kem u keyf” bilme hazzını duyur
vicdanlarımıza. Her şeyi doğru görüp doğru değerlendirmemiz için, nezd‐i ilahinden
sıfatlarının ve isimlerinin nurlarını yağdır gönülllerimize. Senin azamet, celâl ve ceberûtunu
mülâhazaya almaktan bir an bile dûr olmayacak, hep saygı ve tâzimle atacak bir kalb ver bize;
keşf ü ilhamın âhizesi, ilâhî varidâtın da mahzeni ve nâkilesi olacak bir lâtîfe‐i rabbâniye
bahşet. Her ân‐ı seyyale Senin enfüsî ve âfâkî ayetlerine bakıp onları mütalaa eden bir ruh
ihsan buyur.
Ey herkesi ve her şeyi şefkat ve merhametiyle kuşatan Rabbimiz! Sen yegâne sığınamızsın,
Rahmâniyetine yaraşır bir muamele bekliyoruz Senden, merhamet et bize. Hakkındaki hüsn‐ü
zanlarımızda ve beklentilerimizde bize hayal kırıklıkları yaşatma; dünyaya ve âhirete ait
ihtiyaçlarımızı gider. Marifetinle, muhabbetinle ve Sana kavuşma iştiyakıyla gönüllerimize
inşirah sal; bizi vicdan genişliğine ulaştır, maiyyetinle şereflendir ve hep yanımızda
bulunduğunun şuuruna erdir.

103. Allahım, biz günahkâr kullarız, hatalarımız her yanımızı kuşattı ve bizi çepeçevre sardı.
Fakat, biz mücrim olsak da, Sen Halîm ü Rahîmsin; rahmetinin enginliğine çağıran Sen,
günahkârların affına ferman çıkaran da Sensin. Kendimizi idare etmekten, nefislerimize söz
geçirmekten âciz kaldık; âcizlere, fakirlere, muhtaçlara ve ihtiyaçları zaruret çizgisinde
bulunanlara iltifatın türünden bizleri de teveccühlerinle sevindir. Hususiyle, şu muhtaç ve
zavallı kulun ben, Abdülkadir Geylanî Efendimiz’in (kuddise sırruhû) dediği gibi diyorum;
benim için bütün sebepler sukût etti; bütün kapılar yüzüme kapandı. Sen kimsesizler kimsesi
ve darda kalanların yegâne melceisin. Günahlarım dağlar azametinde olsa da, Senden başka
sığınak bilmiyorum; her şeyi kuşatan merhametine itimad ediyorum. Sen Berr ü Rahîmsin;
sürekli iyilik edip ihsanda bulunursun, kullarına rahmetinle muamele edersin.
Dergahında dilenciyim Rabbim, kapının tutsağıyım. Kulların arasında her şeyini yitirmiş, iflas
etmiş bir garibim; ama senin ihsanlarının talibiyim. Ey hilm, rahmet ve cömertlik tahtının
sultanı Rabbim, ey Halîm, ey Rahîm, Ey Kerîm; hâlime acı ve bana rahmaniyetinle muamele
et. Dünyada ve âhirette beni rüsvâ eyleme. Sen bana sonsuz nimetler verdin ama ben onların
şükrünü eda edemedim. Beni derde maruz bıraktın, imtihanlarına karşı sabırlı olamadım.
Buna rağmen beni hizlana uğratmadın; sürekli hatalar içinde bocaladığımı gördüğün hâlde
beni rezilliğe dûçar kılmadın. Hâlimi ıslah et Allahım; kalbimi nurlandır. Beni her amelinde
ihlâsı gözeten, Seni seven ve Senin tarafından sevilen, Senden gelen her şeyi hoşnutlukla
karşılayan ve rızana mazhar olan kullarından eyle.

104. Allahım, beşeriyete ait uzaklıkları aşarak kurbet ufkuna ulaşan mukarrebîn kullarının
gönülleri Senin izzet, azamet ve ululuğunun tecellileriyle dolunca, onlar iman esaslarını ve
bilhassa, imanın kutb‐u a’zamını, aksine ihtimal vermeyecek şekilde bildiler, kabullendiler,
duyup hissettiler ve varıp irfan ufkuna taht kurdular.. sonra da, artık sadece Senin münezzeh
sevgine mazhar işlere yönelip hoşnut olacağın amellere koştular. Rabbim, benim kalbimi ve
kadını erkeğiyle bütün kardeşlerimin gönüllerini de izzet ve celâl nurlarınla doldur. Hem öyle
doldur ki; dünyanın bütün meseleleri gözümüzde küçülüversin; dünyevî süs ve zinetler
nezdimizde hiçbir kıymet ifade etmesin.
Ey şefkati gazabının önünde bulunan ve merhameti her şeyi kuşatan Allahım, ey Raûf, ey
Rahîm Rabbim! Benim niyazıma ve benimle beraber Sana teveccüh eden kardeşlerimin
yakarışlarına Zâtına has lütf u kereminin enginliğiyle mukabelede bulun; bize merhamet
buyur, lütuflarını üzerimize bol bol yağdır ve bizi maddî‐manevî nimetlerinden mahrum
etme. Allahım, lütf u kereminden dileniyorum; beni her işimde en çabuk ve kolay başarıya,
sarsılmaz bir irfan ufkuna, maddî‐manevî sağlık ve âfiyete, hakiki muhabbete ve Sana
kavuşma iştiyakına nâil eyle.
Allahım! Kullarına karşı cömertliğin gönlümde reca hissini yeşertiyor, Sana teveccüh arzumu
tetikliyor ve dergâhına koşmam için bana şevk veriyor; hata ve günahlarım ise, hemencecik
merhametine sığınmama mani oluyor ve bağışlanma ümidimi kırıyor. Karamsarlığımı gider ve
Beni dergâhına cezbet; ta ki, beşerî sıfâtlardan sıyrılayım, kendimi ötelerden kabarıp gelen
dalgaların gel‐gitlerine salayım; endişesiz, korkusuz, telâşsız ve derin bir teslimiyetle, bazen
de şevk u tarâb içinde marifet deryasında Sana müteveccihen yüzüp‐durayım; gayri mâsivâya
dönüp de bakmayayım.
Ey rahmetin en latif cilvelerini gösteren, kullarına sayısız nimetler veren, gönülden tevbe
eden herkesi bağışlayan ve hadd ü hesaba gelmez ihsanlarla sevindiren Allahım; ey Hannân,
ey Mennân, ey Gaffâr ve ey Mün’im.. Aslında, günahlarım bile beni Senin lütufları bol kapına
yönlendiriyor; hatalarım dahi beni Senin ululuğuna sığınmaya sevkediyor. Çünkü; günahlarla
kirlenmiş kimseleri hemen cezalandırmayan ve onlara manevî kirlerinden arınma imkânları
veren sadece Sensin. Ey kendisinden dilekte bulunulanların en hayırlısı, merhametliler
merhametlisi Rabbim; gönlümü Esmâ‐i İlahiye ve Sıfât‐ı Sübhaniye’nin nurlarıyla öyle
aydınlat ki, bu sayede uluhiyetin ve rububiyetin hakkında “yakîn”e mazhar olayım.

105. Ey her varlığa ihsan deryasından nimetler yağdıran ve ikramı her ikram sahibinden
sonsuz derece üstün olan.. ey herkesi ve her şeyi merhametle kuşatan ve kerem ü lutfundan
günahkarları dahî mahrum bırakmayan Rabbim! Benim istediklerimi de ver, cömertlik ve
merhametinle beni de sevindir; ikram ve rahmet yağmurların neticesinde benim emelimi de
gerçekleştir. Şu âciz bendeni eli boş, ümidi kırık, zavallı ve perişan bırakma. Sadece
korktuğum tehlikelerden değil, hiç sezemediğim, tahmin bile edemediğim ve dolayısıyla da
endişe duymadığım musibetlerden de beni emin eyle.
Evet, itiraf ediyorum Rabbim; Sen bana hep güzellikleri emir buyurdun ama ben pek çok defa
isyan ettim.. Sen bana kötülükleri yasakladın ve onlardan kaçınmam hususunda beni uyardın,
heyhat ki ben masiyetten uzak durma mevzuunda da istikamet üzere olamadım.
İşte şimdi, perçemim ellerindedir, huzurunda boynum kıldan incedir, bütün sırlarım nezd‐i
ilahinde bir bir bilinmektedir; ne ki, ümidim sadece Sendedir. Şayet beni azapla
cezalandırırsan, Sana kim itiraz edebilir, zira bu kul Senindir; fakat, eğer bendeni bağışlarsan,
bu Sana daha çok yakışır, çünkü mağfiret etmek Senin şe’nindir.
Hâlim Sana ayan, söylediklerim bildiklerinin bir kısmını beyan. Beklentim ise maddî‐manevî
dertlerime derman. Duama icabet buyur ey Rahîm ü Rahmân! İcabet buyur ve beni beşerî
kirlerden, cismanî lekelerden, ötede utandıracak hâllerden temizle.. iç ve dış duyu
organlarımı, bütün melekelerimi ve latifelerimi Zatının nurlarıyla münevver eyle.

106. Ey her zaman güzellikler izhar edip çirkinlikleri örten ve en çirkin görünen şeyleri dahî
izâfî güzelliklerle bezeyen Güzeller Güzeli! Basar ve basiretimin önündeki günah ve isyan
perdelerini kaldır; doğruları görmeme ve eşyanın hakikatını bilmeme mani olan bütün
engelleri def’et.. şu dünya hayatında, gönlümü güzellik duygularıyla mamur kıl; bana her
zaman güzel kalmanın yollarını göster.. ve beni yeniden diriltileceğim mahşer gününde rezil
rüsvâ eyleme!
Allahım! Sen beni önce taştan–topraktan yarattın, sonra da iman ve mârifet bahşederek
kalbde ve ruhta yeniden dirilttin. Ben, bir zamanlar yoktum; var olma ihtiyaç ve neş’esinden
de habersizdim. Sen beni cebr‐i lütfîler tezgâhından geçirerek, talep üstü, vücud, hayat, şuur,
idrak, irade ve gönül gibi latîfelerle şereflendirip, rahmet yurdunun koridoru şu mihnet
diyarına gönderdin. Verdiğin şeyleri istememiştim, isteyemezdim, isteyecek bir mahiyette de
değildim. Ancak şimdilerde, bu lütuflarını anlamaya çalışıyor; anladıkça nimetlerinin artarak
devam etmesine ihtiyaç duyuyor ve ıztırar çığlıklarıyla inliyorum: Ey iyilik ve ikram tahtının
Sultanı Rabb‐i Kerim! Mebdede benden bir istek ve talep olmadan lütf u ihsanınla
bağışladığın sayısız nimetlerini, Rahmâniyetinin ve Rahîmiyetinin tecellileriyle bundan sonra
da devam ettir...
Ey kesintisiz ikramlarıyla doyduğum, hep af ve mağfiretine nâil olduğum Rabbim! Ümidim
odur ki, gayrı Seni hep ihsanlarınla yâd edeyim ve bana her zaman rahmetinle muamele
ettiğini göreyim. Allahım, hakkındaki hüsn‐ü zannımda beni yanıltma, reca duygumu boş bir
kuruntu olarak bırakıp kulunu hüsrana uğratma; rahmetinin güzelliğine ve merhametinin
enginliğine yaraşır şekilde icâbet eyle dualarıma.

107. Allahım, her şeyi yaratan yegâne Hâlık Sen, benim sahibim ve yaratıcım da Sensin.
Bütün mahlûkatını rahmetinin tecellileriyle payidar eylediğin gibi bana da merhamet buyur.
Ey engin rahmet sahibi ve yegâne merhametli Rabbim! Sen her şeyi ihata eden ilminle benim
hata ve günahlarımı da bilirsin; ne ki aynı zamanda Sen rahmeti bütün varlığı kuşaran
Rahman ü Rahîmsin. Bağışla günahlarımı, affet hatalarımı, kabul buyur tevbeni ve
yakarışlarımı…
Ey kullarını istiğfara sevk eden, sonra da onların tevbelerini kabul buyuran Tevvâb ü Rahîm.
İşte âsi kulun, günahlarımın ağırlığından iki büklüm hâldeyim. Onca kaçkınlıktan sonra bir
kere daha Sana döndüm ve bağışlanma diliyorum. Sen perişanlığımı biliyorsun, hâlimi her an
görüyorsun, sürekli yanımda hâzır bulunuyorsun. Ey her günahı yarlığayan Ğafûr, ey hilm ile
muamele eden Halîm.. çok şefkati hudutsuz Raûf.. kendisinden yardım talep edilebilecek
yegâne zât Sensin ve ancak Sana tevekkül edilir. Ne olur, göz açıp kapayıncaya kadar, hatta
ondan daha az bir süre için de olsa beni nefsimle baş başa bırakma.
Ey kendisine yönelip dua edenlerin sesini mutlaka işiten, çağrılarına cevap veren.. ey
dergâhına sığınıp bir nidâda bulunanlara mutlaka icabet eden Rabbim! Şimdiye kadar kim
bilir kaç kere dua ettim, Sen niyazlarıma hemen icabette bulundun. Bir fısıltıyla ya da iç
seslenişle sana yöneldiğim anlarda dahi beni karşılıksız bırakmadın, lütfunla mukabele ettin.
Şimdi bir kere daha Senden dileniyorum: Bendeni ünsünle rızıklandır; gönlüme mehafetini
duyur.. ve benim için, dostuna şefkatle davranan, onu hep iyiliklere boğan ve asla yalnız
koymayan bir komşu ol.

108. Ey kullarına her zaman rahmet ve merhametiyle muamele eden yüce Allahım! Hakkında
yakînimi arttır, imanımı kuvvetlendir; hâlimi ıslah eyle ve akıbetimi güzelleştir..
tökezlemelerimi azalt, sürçmelerimi bağışla ve bana yeniden doğrulup toparlanma fırsatı ver.
Hatalarımı ve günahlarımı yarlığa, ihtiyaçlarımı gider ve düşkünlüğüme, zayıflığıma, âcizliğime
merhamet et.
Ey rahmeti sonsuz Allahım! Gönlümü Senden gelecek her şeye karşı hoşnutluk hisleriyle
doldur; beni lütuflarınla, sürpriz hediyelerinle sevindir ve vicdanımı nimetlerine, ihsanlarına
karşı şükür duygularıyla coştur. Rabbim! Senden sadece cömertlik ve âlicenaplık gördüm; fazl
ü kereminden gayrı bir şey hatırlamıyorum. Daha önce bol bol lütuf buyurduğun nimetlerini
bundan sonra da devam ettir ve beni Sana kurbet kesbederek yakınlığına mazhar olmuş salih
kullarının halkasına dâhil et.
Ey recâ kapısının biricik sahibi.. ey bütün ümit ve beklentilerin yegâne mercii! Kusurlarla
âlûde olan ve gaflet denilen illetten bir türlü kurtulamayan bu zavallı kulun, yine Sana el
açıyor… Evet, ben talep ettiğim bu lütuflara ve payelere ehil değilim, fakat saygı duyulup
cezasından sakınmaya lâyık olan da, günahkârların günahlarını bağışlama, şanına yaraşan da
yalnız Sensin. Ne olur, beni katında makbul olan, tertemiz ve salih amellere muvaffak eyle;
dönüp varacağım ve mesken tutacağım yeri güzel kılarak bendeni orada da ihsanlarınla
mesrur et.

109. Allahım, beni, bütün mü'min kardeşlerimi, mü'mine bacılarımı ve arkadaşlarımı
kurbiyetinin halâveti ve üns esintileriyle rızıklandır. Eziyet ve ızdırap veren sâiklerden halas
eyle. Sen benim Rabb‐i Rahimimsin, ben ise Senin zavallı ve boynu tasmalı bir kapıkulunum.
Evliya ve asfiyaya lütuf buyurduğun faziletleri bana ve benimle beraber bulunanlara da nasip
et. Allahım, âkibet açısından hayırlı olan dualarımı kabul buyur; beni emel ve ümitlerimde
hüsrana uğratma. İnsî ve cinî hasımlarımı da Sana havale ediyorum, düşmanlık yapanların
haklarından gel.
Allahım, işte ben mücrim kulun, pek çok hata ve günaha bulaşmış ellerimi kaldırıyor ve Sana
yalvarıyorum. Senden talepte bulunmaya yüzüm olmasa da, âsî ve günahkâr birinin suçluluğu
içinde ve mahcubiyetten kısılmış sesimle Sana hâlimi arz ediyorum.
Allahım, hakkındaki hüsn‐ü zannıma göre bana muamele ve mukabelede bulun ve bağışla
beni. Ey yegâne merhamet sahibi Rahman ü Rahîm ve ey tevbeye koşan günahkârları
mağfiret buyuran Gaffâr u Settâr! Bu bendeni de rahmetinle yarlığa. Rabbim, dünyada ve
ukbada Sensin dostluğuna güvenilen Yüce Mevla.. Sensin kendisine ümit bağlanan Mürtecâ
ve Sensin yegâne güç ve kuvvet sahibi.

110. Allahım! Nice ümit ve emellerimi gerçekleştirdin, onca beklenti ve taleplerime cevap
verdin.. beni kaç kere sevdiğin ve hoşnut olduğun işlere muvaffak eyledin.. hastalıklarıma şifa
lutfettin.. hasımlarının ellerine ve dillerine düşürmedin. Ey bu lütfu ihsanlarda bulunmasa
bile, zatı itibarıyla bütün hamd ve senâlar hakkı olan Meşkûr u Mahmud, şükürler olsun Sana.
Allahım i'tikad, söz ve amel bakımından şanına lâyık olmayan her türlü kusurdan Zatını yüce
tutma ve Sana layık olan sıfatları da isbat etme adına dile getirilen sözlerin en güzelleriyle,
renk renk, desen desen tesbîh ü takdîs ifadeleriyle Seni anmak istiyorum. Sırf Senin
hoşnutluğunu gözeterek ve rızana ermiş bir kul olma ümidi besleyerek Seni tesbîh ü takdîs
etmeyi arzuluyorum. Bu talebimi gerçekleştirmeyi nasip eyle Allahım; beni bu devletten
mahrum kılma, rahmetine açılan ellerimi boş koyma. bu bendeni, hatalarını itiraf edip
pişmanlıkla kıvranan, herhangi bir inhiraftan sonra yeniden toparlanıp dergâhına yönelen,
büyük küçük her gaflet karşısında himmet kanatlarını açıp Senin inâyetine sığınan “tevvâbîn”
unvanlı kullarının arasına kat. Bu perişan kulunu bilhassa seher vakitlerinde istiğfara sarılarak
Senin mağfiretini dileyen Hak erlerinin safına dâhil et, günahlardan, ayıplardan, isyanlardan
kusurlardan, düşünce kaymalarından ve zihin kirlenmelerinden muhafaza buyur.
Ey kendisinden istekte bulunulanların en cömerdi ve ey talepleri yerine getirenlerin en
hayırlısı Yüce Rabbim! Bilerek ya da bilmeyerek işlediğim günahlardan dolayı beni
yarlığamanı ve hususi himayene, ilahî riâyetine almanı diliyorum. Sana karşı her an kulluk
şuuruyla yaşayabilmenin kapısını ve ihsan sırrını bu nâçar kulun için de aç; bu çaresiz bendeni
de peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve sâir sâlih kulların yoluna hidayet eyle. Amin!

111. “Ferdün, Hayyun, Kayyûmun, Hakemun, Adlun, Kuddûs”
Gözler O'na erişemez. O'nun ilmi ise bütün gözleri ihata eder. (Gözlerin görmediği her şeye
nüfuz eden, her şeyden haberdar olan) latîf ve habîr O'dur. Gerçekten Rabbim dilediği kimse
hakkına latîftir (dilediği hususları çok güzel, pek ince bir tarzda gerçekleştirir). Şüphesiz O
alîmdir, hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilen, tam hikmet sahibidir).
Görmedin mi ki Allah gökten yağmur indirir de yer yemyeşil oluverir. Allah latîftir, habîrdir
(lütfu boldur, her şeyden haberdardır). Allah kullarına büyük lütuf sahibidir. Dilediği her
kulunu, bir türlü rızıklandırır, O pek kuvvetlidir, üstün kudret sahibidir. O yarattığı mahlûkunu
hiç bilmez olur mu? (İlmi her şeye nüfuz eden, her şeyden haberi olan) latîf ve habîr O'dur.
Bu halde iken Allah size yer yurt nasip etti, sizi yardımıyla destekledi, sizi temiz ve helâl
şeylerle rızıklandırdı, ta ki şükredesiniz.
Allah kendilerinizden, insan kardeşlerinizden size eşler yarattı. Eşlerinizden size oğullar,
torunlar verdi ve sizleri hoş, güzel gıdalarla besledi. Allah O yüce Rabdir ki sizi yaratır, sonra
rızıklandırır, sonra tayin ettiği vade geldiğinde sizi öldürür, sonra da diriltir. Allah o yüce Zattır
ki sizin için yeryüzünü yerleşme yeri, göğü de bir kubbe yapmış; size sûret verip sûretlerinizi
de güzel kılmış ve sizi helâl hoş nimetlerle rızıklandırmıştır.
Gerçekten Biz Âdem evlatlarını şerefli kıldık, karada ve denizde kendilerini taşıyacak vasıtalar
nasip ettik, onlara helâl ve hoş rızıklar verdik. Ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın. Sen dilediğin
kimseye sayısız rızıklar verirsin! Muhakkak ki Allah dilediğine sayısız rızıklar verir. O nesneler
mi üstün yoksa mahlûkları ilkin yaratan, sonra da tekrar hayat veren ve sizi gerek gökten
gerek yerden rızıklandıran mı? Söyle onlara: "Göklerden, yerden sizi rızıklandıran kimdir?”
(Onların cevaplarını beklemeden) “Allah'tır” de!
Ey insanlar! Allah'ın üzerinizdeki nimetlerini hatırlayın. Düşünün, göklerden ve yerden sizi
rızıklandıran Allah'tan başka bir yaratıcı mı var? Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah
ona sıkıntıdan çıkış kapıları açar. Onu hiç ummadığı yerlerden rızıklandırır. Nice canlı mahlûk
var ki rızıklarını kendileri taşıyamazlar. Ama sizi de, bütün onları da rızıklandıran Allah'tır.
"Ya Rabbî, burayı güvenli bir şehir yap. Buranın halkından Allah'a ve âhiret gününe iman
edenleri çeşit çeşit mahsullerle rızıklandır!" Bizi rızıklandır, zira rızık verenlerin en hayırlısı
Sensin.
“Onları her türlü ürünlerden rızıklandırır ki Sana şükretsinler!” Şu kesin ki, Rabbin dilediği
kimsenin nasibini bollaştırır, dilediğinin nasibini daraltır. İman edip yararlı işler yapanlara bir
mağfiret ve çok değerli bir nasip vardır. O halde rızkınızı Allah nezdinde arayın, yalnız O'na
ibadet edin ve O'na şükredin.
"Allah'ın nimetlerinden yiyiniz, içiniz, O'na şükrediniz. Ne hoş bir diyar! Ne iyi ne müsamahalı
ve bağışlayıcı bir Rab!" Hâlâ şunu anlamadılar mi ki Allah dilediği kulunun nasibini bollaştırır,
dilediğinin nasibini ise daraltır.
Göklerin ve yerin hazinelerinin anahtarları O'nun yanındadır. Dilediğinin nasibini bollaştırır,
dilediği kimsenin nasibini daraltır. Gökten yağmur indirip size rızık olsun diye onunla türlü
türlü meyveler ve ürünler çıkaran da O'dur. Zekeriyya onun yanına Mabed'e ne zaman girse
beraberinde yiyecekler bulurdu. Oysa tarafımızdan bir rahmet olarak Biz onları her türlü
ürünün getirilip toplandığı, güvenlik dokunulmaz bir yere (Mekke‐i Mükerreme'ye)
yerleştirmedik mi?
Gökten bereketli bir su indirdik. Onunla bahçeler ve biçilen ekinler, salkım salkım
meyveleriyle ulu hurma ağaçları yetiştirdik. Bütün bunlar kullarımıza rızık vermek içindir.
Hem o su ile ölü toprağa hayat verdik. İşte ölmüş insanların mezarlarından çıkışı da böyle
olacaktır. Yeryüzünden kımıldayan hiç bir canlı yoktur ki rızkı Allah'a ait olmasın. Asıl bütün
mahlûkların rızıklarını veren, kâmil kuvvet ve tam iktidar sahibi olan Allah Teâlâdır.
Allahım! Bize, Kendi katından rahmet ve mağfiret ver. Bizim işlerimizi de doğru yola erdir.
Allahım! İşimizde bize bir çıkış ve kurtuluş nasip et. Ey Yüce Rabbimiz! Bize bu dünyada da
iyilik ve güzellik ver, âhirette de iyilik ve güzellik ver, ve bizi cehennem ateşinden koru!

112. Dinimizi en güzel şekilde yaşama ve onu başkalarına da anlatma hususunda Allah bize
yeter. Dünyamızı mamur kılma, yeryüzünde Hakk'ın muradını gerçekleştirme ve bu yolda
karşılaşacağımız her türlü musibete sabretme noktasında Allah bize yeter.
Zihnimizi ve kalbimizi meşgul eden her meseleye karşı ‐iyilik ve ikram sahibi yegâne kerim‐
Allah bize yeter.
Taşkınlıkla üzerimize hücum edenlere karşı ‐bütün zalimlere hadlerini bildirme kudretine
sahip bulunan‐ Allah bize yeter. Hakkımızda sinsi planlar hazırlayan ve akla hayale gelmez
entrikalar çevirenlere karşı ‐cezalandırması da çok şiddetli olan‐ Allah bize yeter.
Ölümün sıkıntılarına maruz kaldığımızda ‐kullarına hep hilm ile muamele eden‐ Allah bize
yeter. Kabirde aşılması gereken bir akabe olan sorgu‐sual esnasında ‐şefkati engin‐ Allah bize
yeter.
Kıyamet koptuktan sonra yeniden dirilme ve hayatın hesabını verme üzere toplanma
vaktinde ‐rahmeti sonsuz‐ Allah bize yeter. Amel defterlerinin uçuşup durduğu hesap
hengâmında ve herkesin yapıp ettiklerinin tartıldığı o dehşetli anda ‐çoğu zaman sürpriz
ikramlarla kullarını devindiren‐ Allah bize yeter… Sırat'tan selametle geçip ebedî saadet
yurduna girme mevzuunda ‐her vakit bütün mahlukâtın ihtiyacını görüp gözeten‐ Allah bize
yeter.
[Rasûl‐ü Ekrem'ine "Allah bana yeter. O'ndan başka mabud yoktur. Ben yalnız O'na
dayanırım. Çünkü O, büyük Arş'ın muazzam hükümranlığın sahibidir" (Tevbe, 9/129) diyerek
Kendisine sığınmasını talim buyuran Allah dünyevî ve uhrevî her ihtiyacımıza karşı bize yeter.
(7 defa)]

113. “Ya Rabbenâ! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi
sorumlu tutma! (…) Affet bizi, lütfen bağışla kusurlarımızı, merhamet buyur bize! Sensin
Mevlâmız, yardımcımız! Kâfir topluluklara karşı Sen yardım eyle bize!”
İnananların aleyhinde koşuşturan ve planlar kuran ne kadar zavallı varsa, bütününe bizleri
üstün eyle! Menfûr emellerine ulaşmalarına fırsat vermemede bizleri istihdam eyle ve bizi
nusretinle, hıfz u inayetinle te'yîd buyur!
“Ey bizim kerîm Rabbimiz, (…) işlerimizdeki aşırılıklarımızı affet! Ayaklarımızı hak yolda sabit
kıl ve kâfirler gürûhuna karşı bize yardım eyle!”
Hayatlarını Senin masum kullarına adavet etmeye bağlamış din ve diyanet düşmanlarını
bütün teşebbüslerinde hezimete uğrat.. onları sarsıntı üstüne sarsıntıya maruz bırak.. birlik
ve düzenlerini boz.. hepsini bölük‐pörçük et.. birbirlerine düşür.. kirli emellerine ulaşmalarına
müsaade etme ve o insanlık mahrumlarına karşı her zaman biz kullarını nusretinle te'yîd
buyur!

114. Ya Rab! Bizleri, dünyanın dört bir yanında insanlığın hizmeti için adanmışlık duygusu
içinde koşuşturan kardeşlerimizi, bacılarımızı, erkeğiyle ve kadınıyla dostlarımızı nusretinle
te'yîd buyur! Te'yîd buyur da İslam'ın ve Müslümanların izzetlerini koru. Din‐i mübin‐i
İslam'ın zelil olarak algılanmasını ve onu temsil eden insanların perişaniyetini arzu edenleri
de, tersyüz etmek suretiyle zelil ve perişan kıl.
Rabbimiz! Bize, kardeşlerimize, dostlarımıza, insanlığa kurtuluş reçetesi sunan dinimize ve bu
güzel dini en güzel şekilde temsil gayreti içinde olan Müslümanlara inayetinle sahip çık ve
inananları katından bir güçle te’yîd buyur! Senin bu masum kulların hakkında kötülük
düşünüp onlara zarar vermek isteyenleri emellerine ulaştırma... tuzak kuranların tuzaklarını
başlarına çevir.. komplo peşinde olanları, maksatlarının aksiyle tokatla..
Ey Hâfiz ve Hafîz Rabbimiz! Ne olur, bizleri ve zikri geçen kardeşlerimizi, dostlarımızı, dinimizi
ve bütün müslümanları her türlü şerden ve zarardan muhafaza buyur. İnananları başarısız
kılma ve dinimizin ap‐ak vechesini kara gösterme arzusuyla yanıp tutuşanların, plan üstüne
plan yapanların ve bu uğurda kötü düşüncelerini fiiliyata dökenlerin haklarından gel, onları
Sana havale ediyoruz..

115. Allahım! Senden, bizlere iç ve dış fetihler nasib buyurmanı, bu fetihlerin müyesser
olabilmesi için şânına layık nusretlerle bizlere el uzatmanı diliyoruz.
Allahım! “İlahi yardım ve zaferin geldiği zaman”ın anlatıldığı Nasr sûresinin sırrını Senden
diliyoruz, bu sır hürmetine bizlere fetihler müyesser eyle!
Allahım! "Biz sana aşikâr bir fetih ve zafer ihsan ettik. Bu da Allah'ın senin geçmiş ve gelecek
kusurlarını bağışlaması, sana yaptığı ihsan ve in'âmı tamamlaması, seni dosdoğru yola
hidâyet etmesi ve sana şanlı bir zafer vermesi içindir" buyurduğun Fetih sûresinin sırrını da
bizlere bahşetmeni diliyor ve dileniyoruz. Bu sûrenin ihtiva ettiği "Allah'ın Fethi”, nusret ve
yardımı; büyük başarıyı yaşatması, fevz u necâta erdirmesi; Mü'minleri mağfiret buyurması
ve inananlara sekîne indirmesi gibi in'âm ve ihsanların yüzüsuyu hürmetine, bizleri bu sırra
erdir, geçmişte yaşattığın nimetleri bir de bizlere yaşat!
Allahım! Vaadinde "Allah içinizden iman edip makbul ve güzel işler işleyenlere kesin olarak
vaad buyurur ki: Daha önce müminleri dünyada hakim kıldığı gibi kendilerini de hakim
kılacak" buyurduğun ayetin sırrını bağışlar bizlere.. Ve biz zayıf ve kimsesiz kullarına, bu
vadini gerçekleştir.. Bizler böyle bir ihsana nail olmaya layık değilsek de, Sen, böyle bir ihsanı
ve dahasını vermeye ehilsin.. Bu lütfunu ne olursun bizden esirgeme..
Rabbimiz! Senden talep ettiğimiz yukarıdaki lütufları, ona olan ihtiyacımızdan dolayı, tez
zamanda bizlere ihsan buyurmanı bekliyor ve diliyoruz.

116. Allahım! İlmimizi, imanımızı, yakinimizi, tevekkül, teslim ve tevfîz hislerimizi,
marifetimizi, muhabbetimizi, aşkımızı Sana olan iştiyakımızı, iffet, ismet, fetanet ve
hikmetimizi arttır!

117. Allahım! Baştan bu yana iyilik, hayır ve güzellik adına Senden ne dilemişsem, şimdi bir
kez daha onları diliyor; nelerden de Senin merhamet ve inayetine sığınmışsam şimdi bir kez
daha onların hepsinden Sana sığınıyorum.

118. Afv ü âfiyet ve rızan Allahım; sadece Senin sevip hoşnut oldukların... Ey Hâfiz ve Hafîz
olan Allahım! Ne güzel koruyucusun Sen. Ne olur, bizleri de her türlü şer ve zarardan
muhafaza buyur.

119. Ey Hâfız ve Hafîz olan Allahım! Ne güzel koruyucusun Sen. Ne olur, bizleri de her türlü
şer ve zarardan muhafaza buyur.

120. Allahım! Zât‐ı Ulûhiyetine, yüce dinine, Kur'ân‐ı Mübîne ve Senin mü'min kulların olan
bizlere düşmanlık besleyen, komplo üstüne komplo hazırlayan, tuzak üstüne tuzak kuran
insaf mahrumu zalimleri Sana havale ediyoruz. Onları kör, sağır ve dilsiz hâle getir ve kirli
emellerine ulaşmalarına müsaade etme.

121. Allahım! Senin, en güzel ve nezdinde en makbul kulların olan enbiya, mürselîn, evliya,
asfiya, ebrar ve mukarrabîn hayr ü hasenat adına Senden ne dilemişlerse ben de o hayırları
diliyor; o makbul kulların nelerden Sana, Senin şefkat ve merhametine sığınmışsa, ben de o
şeylerin hepsinden Senin şefkat ve merhametine sığınıyorum.

122. Allahım! Senden dünyada ve âhirette tastamam bir afv ü âfiyetli bizi de sevindirmeni
diliyoruz.

123. Allahım! Gönüllerimizi bütün beşerî, hayvanî ve cismanî kirlerden arındır. Amin!

124. Büyük, Allah’tır. Her türlü hamd O’na mahsustur. Sabah‐akşam tesbîhlerle anılmaya
layık yegâne Zât da yine O’dur. Salât ü selam da, Efendimiz Hazreti Muhammed’e, âline ve
bütün ashabınadır.
Allahım! Yüce Kitab’ında hak ve hakîkat olarak şöyle ferman buyuruyorsun: “Eğer bir takım
hile ve ayak oyunlarıyla seni aldatmaya ve hakkı bâtıl, bâtılı hak göstermeye yeltenirlerse, hiç
endişe etme, Allah sana yeter. O’dur seni yardımıyla ve müminlerle destekleyen. Müminlerin
kalplerini te’lif etmek üzere birbirine ısındıran ve onları bir araya getiren. Kaldı ki, dünyada
kıymet adına ne var ne yok, her şeyi bu uğurda sarf etseydin bile, yine de onların kalplerini
birleştiremezdin. Ancak Allah, bir lütuf olarak onların aralarını te’lif buyurdu ve onları
birleştirdi. Bilesiniz ki O, üstün kudret sahibi “Azîz”, tam hüküm ve hikmet sahibi Hakîmdir.”
Allahım! Bugünkü kadar ihtiyacımız yok iken bizlere muvaffakiyet ihsan ettin. Aramızda
ittihat ve ittifak ölçüsünde sımsıkı bir münasebet tesis buyurdun. Şimdi o ittihat ve ittifaka
ızdırar derecesinde muhtaç iken bizleri ondan mahrum mu edeceksin? Allahım! Ne olur,
üzerimizdeki nimetini itmam buyur. Bizleri ittihat ve ittifak içerisinde, Allah yolunda sadece
Allah hoşnutluğu için çalışan kullarından eyle. Eyle ki, tam bir vahdet‐i rûhiye içerisinde Senin
yolunda yürürken Sana kavuşup hoşnutluğuna erebilelim.
Allahım! Hizmet‐i imaniye ve Kur’aniye yolunda beraber yürümeye çalıştığımız
kardeşlerimizle aramıza, her kim kasten ya da kasıtsız olarak ihtilaf ve iftiraklar sokmaya
çalışır.. böyle yanlış bir yolda olanlara iştirak eder.. söz ve fiilleriyle ayrılık gayrılığa davetiye
çıkarır.. bölüp parçalamak için kirli projeler üretir.. hayır yolunda koşturanların karşısına bir
muhalif olarak çıkar.. ihanet eder.. şahsî menfaatlerini iman ve Kur’an hizmetinin âlî
menfaatlerinin önüne geçirir ya da firak ve iftirak tohumları saçarak ayrılır giderse, şayet Sen
böylelerinin hidayetini ve doğru yola sevkini murad ediyorsan, en kısa zamanda onları rıza
zirvelerine çıkaran dosdoğru ve sapasağlam yoluna irşad buyur. Onlara hakkı hak olarak
görüp ona ittiba, bâtılı da bâtıl olarak görerek ondan içtinap eylemeyi müyesser kıl. Yok şayet
muradın bu değilse, o art niyetli kimselerin hepsini Sana havale ediyoruz. Fitne ve fesat
yayan ağızlarına gem vur. Kirli planlar üreten zihinlerini darmadağınık hale getir. Oluşumlarını
temelinden sars. Kirli tuzaklarını da paramparça hale getir; getir ki menfur emellerine ulaşma
fırsatı bulamasınlar.
Allahım! Rasûlüllah (sallallahü aleyhi vesellem) Efendimiz’in ashab‐ı güzininin arasını nasıl
te’lîf buyurmuşsan bizim aramızı da öyle te’lîf buyur. Bizleri hissen, kalben ve aklen tam
ittihat ve ittifaka mazhar eyle. Bu kullarını bir zaman şanı yüce peygamberlerine gördürdüğün
i’lâ‐yı kelimetullah davasını bugün omuzlamaya lâyık insanlar haline getir. Allahım!
Hüznümüzü ve hırsımızı gider. Lehimizde ol, aleyhimizde olma. –Sen zaten hiçbir zaman
kullarının aleyhinde olmazsın.– Hakkımızda beslenen hüsn‐ü zanları boşa çıkarma. Bizi de
hüsn‐ü zan ve ümitlerimizde haybet ve hüsrana uğratma. Kapının bu muhtaç kullarını
dünyada ve ahirette rezil ve perişan eyleme Allahım.
Yakarışımızın sonunda Efendimiz Hazreti Muhammed’e, ehl‐i beytine, bütün ashab‐ı güzinine
Senin ilmin ve malûmâtın adedince salât ü selam ediyor ve onlar hürmetine dualarımızı kabul
buyurmanı diliyoruz. Ne olur, dualarımızı kabul buyur Rabbimiz!

125. Allahım! İhtiyaç içinde kıvrananların, içten yakaranların, haşyetinle iki büklüm olanların
ve bulunacağın lütuf için kapı aralığından gözünü hiç ayırmayanların haleti ile Sana dua
ediyor, hâlimi arzediyorum!
Ey Vâcibü’l‐Vücud “Allah”; Ey ebedî hayat sahibi “Hayy”; Ey kendi kendine kâim “Kayyum”; Ey
celâl ve ikram sahibi “Zü’l‐celali ve’l‐İkram”! Senden; beni, hizmet‐i imaniye uğrunda
dünyanın dört bir tarafında koşuşturan erkeğiyle‐kadınıyla kardeşlerimi, dostlarımı ve
sevdiklerimi mağfiret buyurmanı; ayıp ve kusurlarımızı setretmeni; bize, hayra kilitlenmiş
“ebrâr” ve “mukarrebîn” hayatı yaşamayı müyesser kılmanı; bizleri indinde seçkin ve hayırlı
zâtlar olan “müttakîler”le birlikte bulunmayı nasib eylemeni istiyorum.
Allahım! Senden diliyor ve dileniyoruz: No’lursun, bizi dinde sâbitkadem eyle! Yakinin
zirvesine teveccüh etmeyi ve onu hedeflemeyi nasib buyur! Sayılamayacak kadar çok
nimetlerin karşısında Sana şükretmeyi müyesser eyle!
Allahım! İnsî ve cinnî düşmanlarımızın taşkınlıklarından; komplocuların komplosundan; şerîr
kimselerin tuzaklarından; ifsada kilitli bozguncuların fesadından; sapkınların saptırmalarından
Sana sığınırız..
Ey kürsüsü yer ve gökleri kaplayan Zât! Ey kudretiyle her şeye gücü yeten Yüce Yaratıcı!
Bizleri sıyanetin altına al; riayetinle gözetip kolla; ve koruma atmosferinde muhafaza buyur!
Bizleri, nefsimizle baş başa bırakma! Mahlukatından hiç kimseye bel bağlar durumuna
düşürme! Rahmet hazinelerinin kapılarını bizlere aç! Bizleri hayırlı kullarından eyle! Bizi
“Ğaniyy” ismin hatırına, Senden başkasından müstağnî kıl!
Allahım! Dünya nimetleri adına bize bahşettiğin bütün nimetler için Sana hamdediyor,
teşekkürlerimizi sunuyoruz.. Bizlere lütufta bulunduğun dünya nimetlerini; imanın kemali,
ihlâsın zirvesi, yakîn‐i etemm, tam bir marifet ve muhabbet ve Sana mülaki olma yolunda
hâlis aşk ve iştiyak gibi uhrevî nimetlerle tamama erdir..
Ve bizleri ‐Ey Vâcibü’l‐Vücud‐ nimetlerine mazhar ettiğin nebîler, sıddîkler, şehidler ve salih
kişilerin yolunda yol almayı nasip eyle! “Tevhid”lerle Seni birlerken; “Tesbih”lerle Seni bütün
noksan sıfatlardan tenzih ve bütün kemal sıfatlarla muttasıf olduğunu haykırırken;
“Tahmid”lerle bizlere bahşettiğin nimetlere, hür irade ve tercihimizle Sana teşekkür
mukabelesinde bulunurken; “Tekbir”lerle büyüklüğünü ilan ederken; sesimizi bu
yakarmalarla yüce dergâhına ulaştırırken, n’olursun dualarımızı kabul buyur! Bizleri hüsn ü
zanlarımızda yanıltma, ümitlerimizi boşa çıkarma, ve bizleri dergâh‐ı uluhiyetinden eli boş
çevirme!
Allahım! Geçmişte, Evliya, Asfiya ve Ebrar’dan kimselere bulunduğun ihsanları tamamladığın
gibi, n’olursun, bizlerin de başımıza yağdırdığın ihsanlarını, lütfunla tamamla! Ve bizleri bu
güzide kullar zümresine ilhak eyle..
Ey dualara icabet eden “Mucîb”! Ey mağfiretiyle her günahı yarlıgayan “Gafûr”! Ve ey
gönüllere tevbe etme duygusunu atıp tevbeleri kabul buyuran “Tevvâb”! Senden bizleri,
katından bir güçle, havl ve kuvvet hazinelerinden, zâhir‐bâtın havassımıza, iç‐dış bütün
kuvvelerimize güç katmanı diliyoruz. Tâ bize bahşedeceğin güçle, bizleri mükellef tuttuğun
şeylerin altından kalkabilelim; onun da ötesinde –bütün hata, günah ve mesâvimize rağmen–
kalb ve ruhun derece‐i hayatında hayat sürdürebilelim..
Allahım! Dünyada, bizlere âfiyet ihsan eyle; bizi her türlü belâdan, vebâ gibi hastalıklardan,
düşmanların komplolarından ve insî‐cinnî şeytanların taşkınlıklarından muhafaza buyur!
Âhirette de zincire vurulmaktan, kelepçelerle prangalanmaktan ve alevli Cehennem ateşine
atılmaktan bizi halâs eyle!
Allahım! Rahmetinden ümidimizi kesmemize fırsat verme! Siyanetinden bizleri uzaklaştırma!
Ve ey kimsesizler kimsesi, “üns” esintilerinle dâima bizlerle ol!
Ey ihsanı için kapısı çalınmazdan evvel lütuflarını yağdıran! Ey varlığı ayânlardan ayân! Ey
kapısına gelen mücrimleri her defasından aff u mağfiretiyle karşılayan! Bizlere, Senin
kemâline yakışır şekilde muamele buyur! Bizleri her türlü belâ, âfet, fitne ve imtihandan
muhafaza eyle! Bizlere merhametinle tecelli eyle ve bizleri azabâ dûçâr bırakma! Bizlere,
katından nusret yardımlarını gönder ve bizleri bu yardımı göndermemek suretiyle perişan
etme! Ayıp ve kusurlarımıza, başkalarının muttali olmasına fırsat verme; onları muttali kılmak
suretiyle bizleri hem dünyada hem de âhirette rezil u rüsva etme! Ey Rahmeti bol “Rahîm”!
Ey engin rahmet sahibi “Rahmân”! Ey şefkati bol “Hannân”! Ey mahlukatını nimetleriyle
perverde eden ihsanı aşkın “Mennân”! Ey celâl ve ikram Sahibi “Zü’l‐celâli ve’l‐İkram”!
Allahım! Hakkımızda vereceğin kararda en ince noktalara kadar ihtiyaçları görüp gözeten
“Latîf” isminle bizlere muamelede bulunup; bizlere, bahtiyar olmuşların yaşantısını müyesser
kılmanı; düşmanlarımıza karşı yardımlarınla bizi zaferyâb eylemeni diliyoruz. Gam ve
kederimizden en yakın zamanda kurtulmak için ferec ve mahrec nasib buyur! Hıfz ve riayet
çadırına, koruyup kollama otağına bizleri de dahil eyle! Gazabına liyakat kazananları ve kinle
bize diş bileyenleri, üzerimize tahakküm kurmalarına izin verme! İşleri‐güçleri bizlere komplo
kurmak olanları bela ve musibetlerle kendilerini kendileriyle meşgul et! Bizleri, bütün
Müslümanları ve İslâm dinini, yardım ve nusretinle te’yid buyur! Rüsvâ olmamızı ve
Müslümanların zillete dûçâr kalmasını arzulayanları, Sen zelîl eyle!
Allahım! Ümmet‐i Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) ‐özellikle de dünyanın dört bir
yanında iman, İslâm ve Kur'ân hizmetinde koşuşturan kardeş ve bacılarımın, kadını ve
erkeğiyle dostlarımın ve sevdiklerimin‐ birlik ve düzenini temin eyle! Allahım, bize dirlik ver!
Allahım! Kalplerimizin arasını te’lif buyur ve bizlere vifak ve ittifak bahşeyle!
Allahım! Katından bir güçle bizleri te’yid buyur, destekle!
Allahım! Sevdiğin ve hoşnut olduğun işleri yapmaya bizleri muvaffak eyle!
Ey Merhametliler Merhametlisi “Erhamü’r‐Râhimîn”! Ey celâl ve ikram sahibi “Zü’l‐Celâl‐i
ve’l‐İkrâm”..
Allahım! Bizim ve cihanın dört bir bucağındaki kullarının kalblerini imana ve İslâm’a açmanı;
kullukla alakalı bütün davranışlarını, “ihsan” şuuruyla serfiraz kılmanı diliyoruz. Ve bizleri,
bütün kullarının bu lütufla serfiraz olması yolunda istihdam eyle! Yer ve gök ehli kulların
gönüllerine bizlere karşı vüdd vaz’ eyle! Bizleri ihlâsı kazanmış “muhlis”, ihlâsa erdirilmiş
“muhlas”, Seni her şeyden daha çok seven ve nezdinde müstesna sevgine mazhar olmuş;
Senin bütün icraat‐ı sübhaniyenden razı olmuş ve Senin rızana ermiş; yüce olan nâm‐ı celîlin
dünyanın dört bir yanında şehbal açması yolunda gayret gösteren kullarından eyle!
Allahım! Şayet bize düşmanlık besleyen kimselerin hidayetini ve kalblerinin yumuşamasını
takdirinde murad buyurmuş isen, en yakın zamanda onları İman, İslâm ve Kur'ân’a hidayet
buyur! Zira hidayet murad buyuracak tek merci Sensin. Yok, eğer ilm‐i ezelinde onların
hidayete ermemelerini ve kalplerinin kaskatı kalmasını takdir buyurmuş isen; tez zamanda
ağızlarını gemle, el ve ayaklarına prangalar vur, onlara baskını artır ve presle sonsuz güç ve
hakimiyetinde onları.. Yazmaz eyle kalemlerini, lâl eyle dillerini, işlemez kıl silahlarını, fiiliyata
geçmesine müsaade etme potansiyel bozguncu güçlerini; kır cesaretlerini, bozguna uğrat
baskıcı zorbalıklarını, darmadağın eyle planlarını, komplolarını ve sistemlerini...
Allahım! Bize gayızla diş bileyen bütün düşmanlarımızın Sen hakkından gel, onları Sana
havale ediyoruz.
Allahım! Hayatını Senin masum kullarına adavete bağlamış bu din ve diyanet düşmanlarının
bütün teşebbüslerini hezimete uğrat; onları sarsıntı üstüne sarsıntıya maruz bırak;
düzenlerini boz; birliklerini paramparça hâle getir; onları bölük‐pörçük et; kin ve nefretlerini
birbirlerine karşı kullanmalarını sağlayarak onları birbirine düşür; kirli emellerine
ulaşmalarına fırsat verme... Bütün bunları Senden; Zâtın, güzel isimlerin, ulvî sıfatların hakkı
için ve Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (sallallahu aleyhi ve sellem) indindeki şefaati
hürmetine diliyor ve dileniyoruz.
Ey eşi ve benzeri olmayan “Ferd”; Ey ebedî hayat sahibi “Hayy”; Ey kendi kendine kâim
“Kayyum”; Ey her şeyi hall ü fasl eden “Hakem”; Ey mutlak âdil “Adl”; Ey her türlü kusurdan
münezzeh “Kuddûs”; Ey celâl ve ikram sahibi “Zü’l‐celali ve’l‐İkram”!
Dünyada “İnsanlığın İftihar Tablosu”, hesap gününde de günahı olanlara şefaat etme
salahiyetiyle serfiraz kılınan Efendimiz Hazreti Muhammed’e, aile efradına ve ashab‐ı
güzinine, Cenab‐ı Allâmü’l‐Guyûb’un ilmi ve malûmatı adedince salât ü selam olsun.




Arz‐ı Hâl


Arz‐ı hâl etmek üzere artık kapının önündeyiz. Gözlerimiz zuhur edecek teveccüh tayfları
ufkunda, dudaklarımızı Zât'ını tazimle süsleyip sinelerimizin âhlarını mırıldanarak, kulak
kesilmiş takdirlerinizi bekliyoruz. Ayrı düştüğümüz o talihsiz günlerde aklımızı hevâ kapıp
götürdü, kalblerimizi şeytan okları delip geçti, hem sarsık hem güçsüzüz.
Evvela mârifet ve muhabbetle gönüllerimize hayat üfle ve bu mevhibelerini yeni iltifatlarla
taçlandır. İnayetinle elimizden tut ve bizi şu birkaç asırlık sefaletten kurtar. Her yerde pusuya
yatmış din düşmanları, dine‐imana taarruz bahaneleri icat ediyor ve saldırı fırsatları kolluyor.
Kapının kulları geçinen bir kısım densizler ise, insanların diyanet hislerini kullanarak dünya
peşinde koşuyor. Dört bir yan, kin ve nefret hırıltıları, hırs ve makam homurtularıyla inim
inim.. kitleler şaşkın, istikbal sis ve duman, yollar amansız, yol kesenler imansız, aldananlar
ise hadd ü hesapsız; ya katından bize bir ışık ve burhan gönder, ya da artık bu yolu nezdine
döndür...

Vücutlarımız rüzgarla sarsılan ağaçlar gibi tir tir, yüzlerimizde inkisar çizgileri ve gönüllerimiz
de burkuk mu burkuk.. adem‐i kabul endişelerimizi engin müsamahana bağlayarak
haremgâh‐ı sübhâniyeye yürüyor gibi Sana yaklaşma heyecanı içindeyiz. Sen şimdiye kadar o
dergaha kimleri kabul etmedin ki.! Kabul etmekle de kalmadın isyanlarını, tuğyanlarını,
küstahça baş kaldırmalarını afv u mağfiretinin çağlayanına salarak alıp onları baş köşeye
oturttun; oturtup pişmanlıkla o tir tir sinelere yeniden diriliş kevserleri içirerek onlara ebedî
varolma zevkini duyurdun. O kapıdan ne mütemerrid küstahlar ne de sürekli baş kaldırmış
asiler kovulmadı, geriye döndürülmedi. Bir kere "Ya Rab" diyene binlerce lütufta bulundun..
adını dil ucuyla ananları bile sürekli yâd edilme hil'atleriyle şereflendirdin. Bütün bunlar
ümitlerimize fer verdi, gönüllerimizi Sana koşma heyecanıyla şahlandırdı. Ellerimiz yukarıda,
ruhlarımız afv u safh intizarı içinde.. söze ne hacet hâlimiz Sana ayan...

Sen biliyorsun, biz de bunun farkındayız; ömrümüzün hasenât kefesi bomboş, pek çoğumuz
itibarıyla bir ihlâs bezginliği içindeyiz. Çoğumuz gafil, bedbin, dünsüz‐yarınsız sefil birer
hâlzede gibi aktüalite ile iç içeyiz. Her hâlimizde âlâyiş, gösteriş, köpük köpük hevâ ve heves;
sürekli zevk ü sefâya, makama, mansıba, şöhrete, şana ve dünyevî hülyalara oynuyoruz.

Yığınların rüya ve hülyaları ekonomi ve refah; taptıkları da dolar, dinar ve euro. Ruhlar
meflûç, kalbler kötürüm, basîret âmâ, düşünceler kirli, davranışlar da tam buna göre... Gece
ve gündüz gibi iki yüzlü yaşıyoruz, ak görünüyor kapkara davranıyoruz; idare ve siyaset deyip
hem ışık türküleri söylüyor hem de karanlık ağıtları mırıldanıyoruz. Devirlere, dönemlere göre
renkten renge giriyor, bukalemunları şaşırtacak mârifetler (!) sergiliyor ve aldatmayı beceri
kabul ediyoruz. Bazen başımıza bir beyaz külah geçiriyor, bazen belimize zünnar bağlıyoruz;
bazen minarelerin başında tevhidi ilan ediyor gibi bar bar bağırıyor, bazen de "lâyüad ve
lâyuhsâ" şürekâya selam duruyoruz.

Zulüm ve lütuf duyguları içimizde âdeta yan yana, kahramanlık gösterileriyle cebânet tavırları
aynı kalbde sarmaş‐dolaş; hile, hud'ayı aklın en önemli derinlikleri sayıyoruz.. kendi hile ve
komplolarına yenik düşenlerimizin ise hadd ü hesabı yok. Ellerimiz‐ağızlarımız, gözlerimizkulaklarımız,
dillerimiz‐dudaklarımız yaratılış gayelerinden fersah fersah uzak ve âdeta
nankörlüğe kilitli; eller memnû meyvelerde, ağızlar harama açık duruyor; gözler başkalarının
kusur müfettişi.. yalan revaçta, hıyanet âdiyattan bir şey, hakkın ismi var sadece; adalet
"sayyâd‐ı bîinsaf"ların hazırladığı kapanların önüne saçılmış birkaç dane gibi bir şey; vefa
Kafdağı'nın arkasında, ahde hürmet unutulup da bir köşede kalmış mı bilemiyorum; buna
karşılık haksızlık firavunları utandıracak dorukta. "Lanetle anılan cebâbire"ye rahmet
okutturacakların sayısını Allah bilir... Gerçi insan olduğunu fark edenlerin adedi de az değil;
ama, canavarlaşan ruhların yanında bunlar deryada birer damla kalır. Zannediyorum nefis,
sırtında taşıdıklarına hiçbir dönemde bu kadar başarılı küheylanlık gösterisi yapmadı. Binleryüz
binler nereye koştuğunun ya da koşturulduğunun farkında değil; yollar kıvrıla kıvrıla bir
meçhule uzanıyor, yolcularsa bir hedefe doğru yol aldığını sanıyor. Mesafeler amansız,
yürüyenler iz'ansız, planlar birer kuruntu, yapılanlar ise havanda su dövme.

Her durakta bir sürü hain düşünce rengârenk masallar üretiyor.. masallar birer büyü gibi
dinleyenleri uyutuyor.. bâtıla açık şuuraltları, aldatan rüyalar görüyor. Bu rüyalarda küfre
şahlık urbaları giydiriliyor; diyanete ise cadı elbiseleri. Mazi karanlık birkaç fotoğraf karesine
hapsediliyor. Gelecek ve hususiyle de ebediyet âlemleri yokluk zindanları gibi gösteriliyor.
Ruhun gözlerine kezzap dökülmüş.. vicdan mekanizmasına civa akıtılmış. Çevrede serpilip
gelişen yeşilliklerin çehresine zift serpiştiriliyor.. ve her şey, ama her şey olduğundan başka
gösterilmeye çalışılıyor.

Bugün pek çoğumuz itibarıyla küçük bir cennet olan gönül dünyamızda, cismânî arzular gelip
yuva yapmış; sırrın kontak noktaları, nefsânî arzuların ağına takılmış; çoklarının o simsiyah
alınları gibi bahtları da kapkara.. bunlar, diriler gibi görünseler de ölü sayılırlar. Aslına
bakılırsa, şu anda çektiklerimizin arkasındaki sâiklerin hepsi çizgi çizgi bu fotoğrafta mevcut.
Biz çok erken bir dönemde aldatıldık, şu anda da bir aldanmalar fasit dairesi (kısır döngüsü)
içinde bulunuyoruz. Önce şu hayat bize şeker‐şerbet gibi gösterildi; sonra da, zehirle
kirletilerek kâse kâse ruhlarımıza içirildi. Bugünkü karın ağrılarımız dünkü tükettiğimiz
kâselerden, yarınki sancılarımız da ‐Allah'tan fevkalâde bir sıyânet olmazsa‐ bugün
yudumladığımız o semm‐i katilden olacaktır.

Tedaviye muhtaç aliller, ruhun perişaniyetiyle sarsık zeliller ve günahlarla Müslümanlığın
ayıbı hâline gelmiş kirlileriz; ama, bizi arınma kurnalarına götürecek yollar perişan, köprüler
de çoktan yıkılmış.. biz kansızlıkla kıvranıyoruz ama üzerimizde kan emen bir sürü sülük var;
zafiyetle tir tir titreyip duruyoruz ama tepemize inip kalkan balyozlar da eksik olmuyor. Çok
defa, hevâ, heves fırtınaları karşısında hazan yemiş yapraklar gibi savrulup duruyoruz..
rüzgarlar sert esiyor, barınaklar iğreti; hülyalarımız pamuk gibi yumuşak, realiteler ise tipiboranla
soluklanıyor.

Doğru‐dürüst hiçbir şey olamamışız, her şey olmuşluğun hesaplarıyla oturup kalkıyoruz.
Ortada mülk yok, saltanat yok, Süleymanlık rüyaları görüyoruz. Ne gönülden Ramazan
olabildik, ne de oruç; ama her zaman sahur davulu gibi güm güm ötüp durduk. Boyumuzun
kat kat üstünde bir gurur abidesi gibiyiz. Amansız hâdiseler karşısında karton gibi bir hâlimiz
var; gel gör ki, granit olduğumuz iddiasındayız.

Makam sevgisi, şöhret hissi, rahat etme düşüncesi, tenperverlik duygusu boyunlarımızda
âdeta çelikten bir kement; her biri birer gayya olan bu duygulardan bir türlü kurtulamıyor ve
mahiyet‐i nefsü'l‐emriyemize göre kendimiz olamıyoruz. Dünya ve ukbâ kazancı adına ne
ciddi bir hesap ne de tutarlı bir plana sahibiz. Kazançlar kuşağında sürekli kaybediyoruz;
kaybederken de muhtemel daha kötü durumlarla teselli olmaya çalışıyoruz. Zamanı suçlama,
şartlara lanetler yağdırma da ayrı bir avunma yolu. Suç ve günah bize ait, zamana sövmenin
âlemi ne.! Zehiri içen biziz, kimyacıya küfretmek de neden!?. Devran ne bize ne de başkasına
bir kötülükte bulundu; biz kendi devranımızı yıkıp târumar ettik. Yanlış okuma, yanlış
yorumlama ve yanlış anlama bizi kuralsız bir toplum hâline getirdi. Dağınık, derbeder ve
kullanılmaya müsait bir hâlimiz var; gelen başımıza basıp geçiyor, giden başımıza basıp
geçiyor. Biz, "mevcutla iktifa" deyip istirahate çekilmişiz. Şeytanları şehrâyinlerle
sevindirecek, melekleri üzüntüye boğacak bir tuhaflık içindeyiz. Zâhirî hâlimize bakılacak
olursa, her yanımızda kıyamet ışıkları çakıp duruyor. Bu kıyamete "dur" diyecek seher
yolculuğuna azmetmiş olanların ağzında birer fermuar var. Topraklarımıza Hârût‐Mârût
büyüsü düşmüş gibi anlaşılmaz ihtilâçlar yaşıyoruz. İnsanlar birbirine yabancı, vifak ve ittifak
nikahı Allah'ın buğzettiği talâka emanet, nefsânî duygularımız yeni fırtınalar çıkarma cephesi
oluşturma peşinde ve hepimiz şahsî düşüncelere ipotek gibiyiz.

Bütün bunlara rağmen, bizi bize bırakmaman en büyük dileğimiz. Kendimiz edip kendimiz
bulsak da, rahmetin, istihkaklarımıza lütuf televvünlü haklar bahşedecek vüs'atte. Eğer göz
kamaştıran güzelliklerle dönüp duran şu kâinatların etekleri mücevherlerle dolu ise, bu Senin
rahmet ve servetinin sınırsızlığındandır. Eğer tabiatı gereği şu kuru zemin İrem Bağları gibi
rengârenkse, o da Senin engin keremindendir. Gözlerimiz o geniş rahmetinin tüllenişinde,
düşüncelerimiz her tarafa serpiştirdiğin kereminin tecellilerinde.. ümitlerimizi bir kere daha
şahlandırarak, teveccüh ve yakınlığını, uzaklıklarıyla görünmez, duyulmaz hale getiren biz
kullarına yakın olduğunu duyur. Vicdan kültüründen mahrum şu derbeder gönüllerimizi
mârifetinle doyur.

Bize, her şeyde Seni okuyan gözler, her nağmede Seni duyan kulaklar ihsan ederek düşünce
ve beyanlarımızı varlığına tercüman kıl! Yakınlığını gönüllerimize öyle duyur ki, ömrümüzü
hep "Sen, Sen" demenin zemzemesi içinde geçirelim.
Bizler, bir zamanlar yoktuk; var olma ihtiyaç ve neş'esinden de habersizdik. Sen bizi cebr‐i
lütfîler tezgahından geçirerek, talep üstü, vücud, hayat, şuur, idrak, irade ve gönül gibi
latîfelerle şereflendirip, rahmet yurdunun koridoru şu mihnet diyarına gönderdin. Verdiğin
şeyleri istememiştik, isteyemezdik, isteyecek bir mahiyette de değildik. Ancak şimdilerde, bu
lütuflarını anlamaya çalışıyor ve Hâlikımızın bîhemtâ bu atiyyeleri altında iki büklüm
matiyyeler olarak, ihtiyaç ve ıztırar çığlıklarıyla inliyor ve bunca şeyden ciddî haberdar
olamamanın hacâletiyle iki büklüm oluyoruz.

Hâlimiz Sana ayan; dün ayrı bir isyan, bugün ayrı bir isyan; ne iradelerimizde fer kaldı ne de
dizlerimizde derman; her şeye rağmen kararttığımız kaderimiz Senin elinde; liyakatimize göre
değil, istihkakımıza bakarak ne olur, sun ihsan üstüne ihsan, ey dertlerimize derman!

Üst üste musibetler kümelenmiş tepemizde.. yürüdüğümüz yollar zikzaklı ve yokuş.. bizler
günah yolunun yorgunları, hiç de iç açıcı olmayan günlerin elinden zakkumlar yudumladık..
içimiz‐dışımız yara‐bere, enerjimiz bitmek üzere; yük ağır, akıl şaşkın, ruh bitkin, ümit mumu
sönmek üzere ‐ onu Sen hiçbir zaman söndürme‐ yollarda dökülüp kalanlar gelip gelip
sinelerimize oturuyor.. oturma niyetinde değiliz ama, uzun zaman ayakta durabilecek gibi de
görünmüyoruz. Sen bize her zaman yaptığın gibi sürprizden kapılar arala ve ekstra
ihsanlarınla bizi bir kere daha inayetinin gölgesinde serinlet ve ümit çerağlarımıza nezdinden
sönmeyen bir ışık gönder.

Bizden evvel, binlercesinin bu kabil dileklerine icabet edip onlara lütfundan kapılar araladın
ve başlarına sağanak sağanak ihsanlar yağdırdın.

En son başvurulacak merci Sensin, arz‐ı hâlimiz de Sanadır. Huzuruna gelip iç çekişlerimize,
içten olup olmadığını bilemediğim gözyaşlarımıza, bükülmüş kaddimize, renk atmış benzimize
merhamet buyur ve bize iman ve mârifetteki neş'eyi son bir kez daha duyur.

Dua edenlere cevap veren Sen, ızdırapları dindirip ihtiyaçları gideren Sen, devrilenleri kaldırıp
doğrultan Sen, çatlayıp kırılanları sarıp‐sarmalayıp tedavi eden de Sensin! Senden ayrı
kalışımız ruhumuza renk attırdı; nefsânîlik ve gaflet, ibadetlerimizin mânâ ve özünü alıp
götürdü; samimiyetsizlik dualarımızın kolunu‐kanadını kırdı. Sinelerimiz bomboş,
düşüncelerimiz tutarsız, kalbî ve ruhî hastalıklarımız bizi yere sermek üzere.. ey kimsesizler
kimsesi, bize Eyyub'un hayat ırmağından bir çağıltı gönder, Mesih diyarından da bir nefes.!
Hayır hayır! Bizi Ruh‐u Seyyidi'l‐Enâm'ın nefehâtıyla yeniden dirilişe erdir.. yakınlığınla
gözlerimizi aydınlat ve bizi uzaklığımızın zulmetlerinden kurtar.

Hepimiz önümüze atacağın bir lokmaya muhtaç, boynumuzu bükmüş böyle bir teveccüh
bekliyoruz. İşimiz sürekli tuğyan ve her hâlimiz isyan olsa da gözlerimiz kamerin o sürpriz
tulûu gibi ekstra bir doğuş intizarında. Hak dostları, Sana vasıl olunca hayret yaşarlar; bizse
Seni tam bilememenin hayretleriyle şaşkınlık içindeyiz. Var eden Sensin, yok eden de Sen;
uzak tutan Sensin, yaklaştıran da Sen; Sen bizi biz etmeseydin biz bu duyduklarımızı duyamaz
ve bize imanın neş'esini tattırmasaydın şu söylediklerimizi mırıldanamazdık. Verdiklerin
vereceklerinin referansı; diliyor ve dileniyoruz, bize yakınlığını duyur ve benliğimizde Sana
karşı yaklaşma heyecanları uyar.

Talep ettiğimiz şeylerin biricik sahibi Sensin; her zaman acz u fakr ve ihtiyaçlarımızın ibresi de
Seni gösteriyorsa başka hangi kapıya yönelebiliriz ki.!

Ey Rabb‐i Rahîm! Biz güçsüz, hasımlarımız azgın; şeytan ve avenesi bir cephe oluşturmuş ki,
Sen inayet etmezsen bunlarla baş etmemiz mümkün değil; her yanda düşmanlarımız gayzla
köpürüyor; dostlarsa suskun ve temkin murâkabesinde. Sadece o kadar mı?. Hayır, bir sürü
de dost kılığında düşman var ve hepsi de tam tekmil taarruz vaziyetinde. Hâdiseler acımasız
cereyan ediyor; hicranla geçen zaman bir türlü bitmiyor.. mekan da, zamanın rengine
bürünüyor. Bazen seherlerde esen yeller bile kasvetle esiyor; bazen de Sana niyaz içinde bir
fecir aydınlığı ruhumuzu sarıyor. İnşirah duyup biraz seviniyoruz; biz sevinirken hasımlarımız
da ha bire ha esiriyor; bu defa bize de olduğumuz yerde kalakalıp yutkunma düşüyor.
Bütün bunları Sana açıyor, içimizi Sana döküyor ve nazar‐ı merhametine dehalet etmek
istiyoruz. Aslında, Sen varken başkalarından yardım istemek şirk ve şuna‐buna el açmak da
bir saygısızlıktır. Yaralarımızı saracak Sen, ızdıraplarımızı dindirecek de Sensin. Sensin kin ve
nefretle atan kaskatı kalbleri yumuşatacak; Sensin nifak gel‐gitleri içinde bocalayıp duranlara
istikamet üfleyecek. Nazarî insanlıktan amelî insan olmaya yükselememiş bahtsızların
talihlerine de bir ışık yak. Uzakta duranları daha da uzaklaştırarak tazib etme; dudakları Seni
tazimle süslü kulların yakarışları arasında bizim dileklerimize de icabet buyur.

* * *

Dua nedir ve dua mülahazaları

Dua; bir çağrı, bir yakarış ve küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya, arzdan, arzlılardan semalar
ötesine bir yöneliş, bir talep, bir niyaz ve iç dökmedir. Hakk’ın tükenmez hazinelerinin sırlı
anahtarı olan dua; yoksul ve kalbi kırıkların ise en emin sığınağıdır.
Bilindiği gibi Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin daha önce yayımlanmış iki dua kitabı
mevcuttu. Bunlardan “Dua Mecmuası”, ağırlıklı olarak âyet ve hadislerde geçen (me’sûrât),
“el‐Kulûbü’d‐Dâria” ise bunlara ilâveten büyük zâtların öteden bu yana okuyageldikleri pek
çok duanın yeniden tertip, tasnif ve tanzimiyle ortaya çıkmıştı.
“Kırık Dilekçe” ise, çözümsüzlükten ızdırar kertesine gelmiş günün problemleri karşısında
Hocaefendi’nin adeta o haftanın virdi olarak yazdığı, Herkul.org sitesinde haftalık olarak
yayımlanmış dualarını ihtiva ediyor. Harfî bir tercüme olmayıp biraz açıklamalı olarak yapılan
mânâ tercümeleri ise kendisine ait değil.
* * *
Dua; bir çağrı, bir yakarış ve küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya, arzdan, arzlılardan semâlar
ötesine bir yöneliş, bir talep, bir niyaz ve bir iç dökmedir. Dua eden, kendi küçüklüğünün ve
yöneldiği kapının büyüklüğünün şuurunda olarak, fevkalâde bir tevazu içinde ve istediklerine
cevap verileceği inancıyla el açıp yakarışa geçince, bütün çevresiyle beraber semâvîleşir ve
kendini rûhânîlerin "hay‐huy"u içinde bulur. Böyle bir yönelişle mü'min, ümit ve arzu ettiği
şeyleri elde etme yoluna girdiği gibi, korkup endişe duyduğu şeylere karşı da en sağlam bir
kapıya dayanmış ve en metin bir kaleye sığınmış bulunur.

Dua yöneliş, bir talep, bir niyaz ve bir iç dökmedir. Dua eden, kendi küçüklüğünün ve
yöneldiği kapının büyüklüğünün şuurunda olarak, fevkalâde bir tevazu içinde ve istediklerine
cevap verileceği inancıyla el açıp yakarışa geçince, bütün çevresiyle beraber semâvîleşir ve
kendini rûhânîlerin "hay‐huy"u içinde bulur. Böyle bir yönelişle mü'min, ümit ve arzu ettiği
şeyleri elde etme yoluna girdiği gibi, korkup endişe duyduğu şeylere karşı da en sağlam bir
kapıya dayanmış ve en metin bir kaleye sığınmış bulunur.

Bizim ümit ve arzularımız birer başarı ve muvaffakiyet sâiki, korku ve endişelerimiz de
olumsuz davranışlarımıza karşı birer temkin ve teyakkuz vesilesidir. Biz, Allah'ın geleceğimizle
alâkalı takdir buyurduğu şeyleri bilmesek de, her zaman ümit ve endişelerimizi, azim ve
kararlılıklarımızı o takdirin birer emâresi ve kavlî, fiilî, hâlî dualarımızı da ‐şart‐ı âdî plânındaonun
bir vesilesi sayarız. Zira, Hazreti Sâdık u Masdûk'un beyanıyla; sonuçta herkesin elde
edeceği netice, büyük ölçüde o kimsenin davranışlarına bağlı olarak gerçekleşmektedir. Ne
var ki, duada Hakk'a teveccühü kendi isteklerimize bağlayıp, kendi arzularımızı öne
çıkarmamız da doğru değildir. Doğru olan, bir kulluk şuuruyla Hakk'a yönelip, tevazu ve
mahviyet içinde, acz, fakr ve ihtiyaçlarımızın lisanıyla O'na arzıhâlde bulunmaktır.

Aslında dualarımızla biz, beşerî isteklerimizin gerçekleştirilmesinden daha çok, Rabbimiz'e
saygımızı, güvenimizi ve O'nun gücünün her şeye yettiğini itiraf eder; son noktayı bazen bir
sükûtla, bazen de ‐esbâba tevessül mülâhazası mahfuz‐ her şeyi O'ndan bekleme durumunda
bulunduğumuzu vurgulama adına: "Ne hâlimiz varsa hepsi de Sana ayân/Dua, kapı
kullarından miskince bir beyan.." mânâsına hâl‐i pür‐melâlimizi dile getiririz. Evet, bazen
Kur'ân‐ı Kerim, bazen de sözleri lâl ü güher Söz Sultanı'ndan alıntılarla istediklerimizi Hakk'ın
dergâhına sunar ve ebedî mihrabımız olan O'nun kapısına yönelerek, ruh dünyamızı şerh
eder, içimizi O'na döker ve "huzurun edebi" diyerek ağzımızı sımsıkı kapatarak sükût
murakabesine geçeriz ki, bazılarınca böyle bir hâl ‐ihlâs ve samimiyetin derecesi ölçüsündeen
belâgatlı sözlerden daha beliğ ve en yüksek ifadeleri aşkın bir beyan ve bir arzıhâl sayılır.
Allah, gizli‐açık her hâlimizi bildiğine göre, duada sözden daha ziyade öz önemli olsa gerek..
zaten Cenâb‐ı Hak da: "Kullarım beni Sen'den sorarlarsa; bilmeliler ki, Ben onlara çok
yakınım; Bana dua edenin duasına icabet ederim." mazmununca O, arzu ve isteklerimizi
bilmede, bize bizden daha yakındır. Bu itibarla da, istek ve dileklerimizi huzur mülâhazasına
bağlayarak, sessizlikle seslendirmek, hususiyle de o seviyenin insanları için ayn‐ı edebdir.
İster gayb telâkkisi, ister huzur mülâhazası, bize bizden daha yakın olan Rabbimiz: "Siz bana
dua edin ki, Ben de icabet edip karşılık vereyim." buyurarak, bizi duaya teşvik etmekte ve dua
etmemeyi anlamsız bir istiğna ve bir kopukluk saymaktadır.

Dua eden bir kimse, bütün gönlüyle Allah'a yönelip yalvarışa geçebildiği takdirde, kendine
her şeyden daha yakın olan Rabbisine karşı, kendi beden ve cismaniyetinden kaynaklanan
uzaklığını aşarak O'nun her zaman var olan yakınlığına saygısını ifade etmiş ve kendi
uzaklığının vahşetinden kurtulmuş olur. Cenâb‐ı Hak da ona, duyması gerekenleri duyurur,
görmesi gerekenleri gösterir, söylemesi icap eden şeyleri söyletir ve yapması lâzım gelen
şeyleri de yapmaya muvaffak kılar. Bu paye aynı zamanda nafilelerle ulaşılan öyle hususi bir
yakınlık (kurb) payesidir ki, artık böyle bir mazhariyetle şereflendirilen "kurb" kahramanının
görmesi, gözler ötesi bir gözle, işitmesi kulaklar ötesi bir kulakla, diğer aktiviteleri de kendi
benliğinin üstünde farklı bir kimlikle gerçekleşmeye başlar; başlar da bir hamlede gider, ayrı
bir buudun insanı olma seviyesine yükselir; derken, her fırsatta Rabbi'yle dua ve icabet alışverişinde
bulunur, yalvarış ve yakarışa, O'nun sonsuz kudretine itimadın ifadesi olarak sımsıkı
sarılır ve sırtını sarsılmayan bir güce dayamış olmanın güveniyle, dilinde dua yürür en
olumsuz gibi görünen şeylerin üzerine.

Bu itibarladır ki, imanın zevkine ermiş ve ibadette hassaslaşmış ruhlar, kat'iyen duada kusur
etmezler. Aksine böyleleri, ibadeti varlıklarının gayesi gibi duyar ve duaya da fevkalâde önem
verirler.. maddî‐mânevî sebeplere riayetin yanında gönüllerini Rabbilerine açıp yalvarmayı,
O'na yakınlık arayışının sesi‐soluğu gibi değerlendirir ve dualarını bir ümit, bir reca nağmesi
gibi seslendirirler. Böyle bir yakınlık atmosferinde, çok defa ümit ve beklenti neşvelerinin
yanında, bazen de mehabet ve endişe esintileri hissedilebilir. İnsan, her şeye O'nun sonsuzluk
ve sınırsızlığı içinde baktığı aynı anda, kalbinin râşelerle ürperdiğini duyar gibi olur ve hemen
temkin ve teyakkuza geçer. Duada, her zaman iç içe yaşanan bu iki hâl, insanın mârifet
ufkunun vüs'atiyle mebsuten mütenasip (doğru orantılı) inkişaf eder. Kur'ân, mü'min
tabiatındaki bu hisler halitasını: "Rabbinize huşû ile ve içten içe duada bulunun." diyerek,
kat'iyen O'ndan müstağni kalınamayacağını, ululuk, azamet ve ceberûtuna rağmen, rahmet
ve inayet kapılarının da ardına kadar herkese açık bulunduğunu vurgular ve duanın önemi
üzerinde ısrarla durur.

Bizim acz, fakr, zaaf ve ihtiyaçlarımıza karşılık O'nun, bizi var eden, besleyen, büyüten, arzu
ve isteklerimizi görüp‐gözeten ve bizi asla başkalarına bırakmayan bir engin rahmet sahibi
olması, O'na karşı tavırlarımızı devamlı ince ayara tabi tutmamız bakımından fevkalâde
önemlidir. Bizler aciz, zayıf ve muhtaç, O ise, her şeye hükmeden mutlak bir Hâkim'dir. Bu
itibarladır ki, biz hemen her zaman, küçüklüğümüzün şuurunda ve O'nun büyüklüğünü takdir
hisleriyle hep iki büklüm yaşar ve isteyeceğimiz her şeyi, kavlî, fiilî ve hâlî talep çerçevesinde
sadece ve sadece O'ndan ister ve O'na karşı müstağni davranmayı küstahça bir çalım;
O'nunla dua ve ibadet münasebetlerimizde lâubalî, gayriciddî bulunmayı da bir saygısızlık
kabul ederiz; ederiz de, O'na teveccühlerimizde her zaman ümit ve endişe, mehabet ve
beklenti mülâhazalarımızı beraber götürmeye çalışırız. O'nun bize çok yakın olduğunu ve
dualarımıza icabet edeceğini düşünürken, ululuk ve azametini rahmetinin vüs'at ve
ihtişamıyla iç içe duyar.. haşyet ve râşelerle ürperir.. tavırlarımızı yeni baştan gözden geçirir..
ses tonlarımızı ayarlar.. hâzır ve nâzır birinin huzurunda bulunduğumuz mülâhazasıyla zevk
ve temkini aynı anda hisseder ve yaşarız. Bu mânâda dua her zaman, Cenâb‐ı Hakk'a
arzıhâlde bulunmanın sesi‐soluğu olması itibarıyla en sâfiyâne ve en hâlisâne bir kulluk
tavrıdır. Aslında bütün varlık, istidât, kabiliyet veya fıtrî ihtiyaçlarının dilleriyle hep O'na dua
ederler. O da bunların hepsine, belli bir hikmet çerçevesinde cevap verir ve her sesi duyup
ona icabet ettiğini herkese ve her şeye duyurur.

Ne var ki, dualarımıza cevap verilmesini, bizim isteklerimizin aynıyla yerine getirilmesi
şeklinde anlamak da doğru değildir. Biz bazen, sadece bugünü, hâlihazırdaki heves ve
arzularımızın gereğini düşünerek kendi talep çerçevemizi daraltmış, yarınları ve bizimle
münasebeti olan daha başka şeyleri gözden çıkarmış olabiliriz. O ise, hem bizim için hem her
şey için, hem bugünümüzü hem de uzak‐yakın yarınlarımızı iç içe görüp‐gözeterek, bizim
daralttığımız hususları açar, genişletir; dünya‐ukba vüs'atine ulaştırarak, merhamet ve
hikmetinin derinliğine göre çok buudlu cevaplarda bulunur.. evet O, hâlihazırdaki
durumumuzu aydınlatırken yarınlarımızı karartmaz.. bugünün ışıklarını yarınların zulmeti
hâline getirmez ve bize iltifatlarda, teveccühlerde bulunurken başkalarına kat'iyen
mahrumiyet yaşatmaz.. herkese ve her şeye çok derinlikli cevaplar verir, dualarımızı
duyduğunu, isteklerimizi nazar‐ı itibara aldığını gösterir.. ve huzuruyla gönüllerimize
tasavvurlarımızı aşkın ne inşirahlar, ne inşirahlar verir..

Bütün bu mülâhazalara açık bir gönül, ellerini açıp yakarışa geçince, kendisini gören,
soluklarını duyan, içinden geçenleri bilen ve iniltilerini değerlendiren her şeye Kâdir, her şeye
Hâkim, istediğini istediği gibi yapan, yaptığı her şeyde farklı hikmetler gözeten birinin var
olduğunu düşünür; O'nun merhameti, iradesi, meşieti sayesinde her şeyin üstesinden
gelebileceği inancıyla gerilir ve en karanlık anlarında bile sürekli huzur yudumlar, itminan
soluklar ve ümitle oturur‐kalkar. Bu çerçevede günde birkaç defa O'na yönelmek, kalbin
gözü‐kulağıyla fizik ötesi şeyleri görüp işitmeye çalışmak o kadar derin ve anlamlıdır ki, bir
kere bu mazhariyeti duyup tadan birinin, bir daha da o kapıdan ayrılması düşünülemez. Bu
mazhariyeti tam yakalayamasak da, son bir kez daha o Yüce Dergâh'a yöneliyor ve O'nun
kapısının tokmağına dokunarak inliyoruz:

Ey, varlığı canlarımızın cânı, nûru gözlerimizin ziyası Yüce Varlık! Sen tenlerimize can
vermeseydin, bizim çamurdan, balçıktan ne farkımız olurdu.! Sen gözlerimize ziya
çalmasaydın, kâinatları, eşyayı nasıl değerlendirebilir ve Seni nasıl bilebilirdik.! Sen bizi önce
taştan‐topraktan, sonra da iman ve mârifet bahşederek iki kez var ettin. Sana kâinatın
zerreleri adedince hamd ü senâda bulunsak, yine de hakkıyla şükür vazifesini yerine getirmiş
sayılamayız...

Ey, her zaman güzellikler izhar edip çirkinlikleri örten ve en çirkin görünen şeyleri dahi izâfî
güzelliklerle bezeyen Güzeller Güzeli! Gönüllerimizi güzellik duygularıyla mamur kıl ve bize
her zaman güzel kalmanın yollarını göster!

Ey, günahlarla kirlenmiş kimseleri hemen cezalandırmayan, haddini bilmezlerin ayıplarını
görmezlikten gelerek onlara mânevî kirlerinden arınma fırsatları veren Merhametliler
Merhametlisi! Bizi günahlarla, hatalarla kirlenmekten koru; kirlendiğimizde de mağfiret ve
merhametini bizden esirgeme! Biz, Senin var etmenle var olduk ve Senin lütuflarınla
ayaktayız. Her zaman Senin cömertliğini soluklamakta ve Senin ihsanlarını yudumlamaktayız.
Dimağlarımıza aydınlık veren Sen; gönüllerimizi iman zevkiyle mamur kılan da Sensin. Akıl
Seni buluncaya kadar şaşkınlıklar içinde bocalayıp duruyor, nefis de bâğîlikler peşinde
koşturuyordu. Aklı rehber hâline getiren Sen, nefsin arzularını frenleyip, ona itminan ufkunu
gösteren de Sensin.. Senin lütuflarınla kendimizi bulduk ve şurada‐burada zayi olup
gitmekten kurtulduk.

Gönüllerimiz Senin mârifetinle itminana erip oturaklaştı.. düşüncelerimiz Sana teslim olmakla
öldürücü hafakanlardan sıyrılabildi. Bizler hemen hepimiz, ellerimiz Senin kapının
tokmağında boynu bükük dilencileriz ‐Allah, bu dilenciliği sonsuza kadar devam ettirsin‐.

Dualarımızla Seni mırıldanıyor, içlerimizi çekiyor ve vereceğin cevabı bekliyoruz. Bugüne
kadar Senden başka bizi duyan, yüzümüze bakan ve şefkatle başımızı okşayan olmadı. Ne
bulduk, ne gördükse Sende bulduk, Sende gördük ve Sana inancımız sayesinde hayretten,
dehşetten, gurbetten ve yalnızlıktan kurtulduk. Bütün benliğimizle son bir kere daha Sana
yöneliyor, af ve afiyet dileniyoruz.

Kalb katılığından, gafletten, başkalarına bâr olmaktan, aşağılıktan, aşağılanmaktan,
miskinlikten; cehaletten ve faydasız bilgiden; ürpermeyen gönülden, doyma bilmeyen
nefisten, kabul edilmeyen duadan; nimetlerinin zeval bulmasından, lütuflarının değişip
başkalaşmasından; ansızın bastıran azabından, gelip çatan gazabından Sana sığınıyoruz.
Senden her zaman, yalvaran diller, haşyetle ürperen gönüller istiyoruz. Tevbelerimizi kabul
buyur, bizi günahlardan arındır, dua ve isteklerimize cevaplar lütfeyle! Delil ve bürhanlarımızı
hedefine yönlendir, kalblerimizin ufkunu aç, dilimizi doğruluğa bağla ve gönül kirlerimizi
temizle! Allah'ım, Senden her işimizde sebat, Kur'ân yolunda kararlılık ve nimetlerine karşı da
duyarlılık hissi bekliyoruz. Kapına yönelenleri boş çevirme, itaatte bulunanlara bol bol karşılık
ver, Sana baş kaldıranlara da doğru yolu göster.. muzdariplerin dualarını icabetle taçlandır,
sıkıntıda bulunanları lütfunla şâd eyle, hasta ruhlara hususi muamelede bulun, küfür ve ilhad
içinde bocalayanlara da nurunu göster; göster de kalmasın hiçbir yanda muzlim bir nokta..!
* * *

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Post Bottom Ad